Park’a Devam …

0
67

Parkı anlatmaya devam …

Eşim o kadar yoğun ve çok çalışan bir adam ki …. Ben gece 22:00, yaz aylarında bazen 23:00 a kadar oğlumla tek başıma öyle bir parkta (tehlikeli ve her türlü insan, pislik var ) yüzlerce defa saatlerce oyun oynadım.

Akşam saat 20:30 da bile hadi gidelim anne dedi ve o saatte bile gittiğimi bilirim, hatta bir defasında komşum gördü, imalı imalı nereye bu saatte dedi ve döndüm, PARKA dedim çok net.

Kimseye verecek hesabım yok, olmadı ve çocuğum için yaptığım her şeyi sorgusuzca yaptım.

Ne ev temizliği ne ev işleri ASSLAA !!! önceliğim olmadı, evimi ne hallerde bırakıp dışarı çıkarım, görseniz inanamazsınız. 

Ne oldu ?

Oğlumu kurtardım otizm den, şimdi çağırayım yardımcı bir kadın yarın evim tertemiz ama oğlum 1 günde kurtulmadı, kurtulamazdı. 

Sadece yemeğimin olmasına, eşimin kıyafetlerinin temiz ve ütülü olmasına önem verdim o kadar … gerisi teferruat. Yemeğiniz olsun, mutfağınız, banyonuz temiz olsun bitti .

Sakın ha sakın ev işlerine dalıp çocuğunuzu 2. plana atmayın sevgili anneler .

O işler 1 günde biter ama çocuğunuz emek ister, zaman ister,  ilgi ister ve sizi bekler ….

Ne yaz, hava çok sıcak dedim, ne hava soğuk, kötü dedim, ne gündüz, ne de gece dedim…

O çocuğu , imkanım olan her saatte götürdüm parka, hava aldı, her uyumsuz ve oyunbozan olduğu gün bir kere daha telkinle eğitim verdim.

***Anlamadı, anlamadı, anlamadı, anlamadı, anlamadı …….milyonlarca defa anlamadı, milyonlarca defa ağladı ama en sonunda büyüdü ve anladı …. ***


Eşim ve hatta kimse yoktu yanımda tek başıma uğraştım tek başıma başettim .

Okuldan alırdım, eve veya parka, oradan eğer eşim geç gelecekse annemlere giderdim, 1-2 saat de orada vakit geçirirdik, sonra eşimi işten alır eve dönerdik ve böylece saatlerce evde olmamış olurdu, gece 22:00 a kadar eve girmezdik, değişik şeyler yaparak günü geçirmiş olurdu.

Hiç birşey yapmasam arabayla etrafta bir tur atar, fırından bir simit – meyve suyu alır müzik açar arabada keyif yapardık ve öyle eve dönerdik ( ki hala da öyleyiz )

Kıyafetimi rahat seçer, ayağıma spor ayakkabımı giyer, oğlumun yedek kıyafet çantasını sırtıma alır (8 yıldır o çantayla yaşıyorum ) çıkardım evden HALA da öyleyim .

Sabır, sabır, sabır hemde ne büyük bir sabır ! Taş olsa parçalanır, kaya olsa çatlardı ama ben ANNEYDİM, oğlumu  kurtarma ihtimalim (doktorun söylediği : ” kurtarabilirsiniz “) beni kayadan bile güçlü kıldı !

Sizin çocuğunuz  otizmli olabilir ama ben inanıyorum yinede, uğraşırsanız bugünden çok daha iyi yerlere gelebilirsiniz. En azından hayat onunla gitgide daha kolay, yaşanır hale gelir.

Bundan birkaç yıl önce ne yapmaya başladım biliyor musunuz? ( geleneksel ramazan / yaz gezimizdir o bizim ) Aldım oğlumu otobüs, minibüs, vapur, tramvay hepsine binsin hepsini görsün öğrensin diye Ümraniye den taaa Sultanahmet e kadar gittim.

İnanın normal günden daha az çok çok daha az sorun çıkardı bana. Giderken de anlattım, vapura bineceğiz, bileti buradan alıyoruz, tramvaya biniyoruz … vs

Bu çocuklara DEĞİŞİKLİK lazım, değişiklik iyileştiriyorSOSYAL HAYAT lazım, günlük hayatın içine, tam ortasına sokun çocuklarınızı, baş edemem diye korkmayın edersiniz, çekmeyin bu çocukları hayattan bırakın size tip tip baksınlar bana bakmadılar mı? otobüste, vapurda, sokaklarda hele parkta ve mahallede … bana nasıl baktılar, oğluma nasıl baktılar ağız – burun eğerek …

Benim oğluma parkta neler yaparlardı yanında biz olmasaydık (sürekli mızıkçılık yapar, top atmaz, milletin topunu alır kaçar, adamlar basket maçı yaparken illa onların olduğu potada oynamak ister, onların topunu alır, istediği olmazsa bas bas bağırır ağlar …), bize nasıl baktılar  defalarca ben yaşamadım mı bunları? O kadar  çok yaşadım ki ama bir daha nerede gördüm  o vapurdaki,  otobüsteki insanları …

Görsem de banane !

Ben tamamen çocuğumu iyileştirmeye konsantre olmuşum kimse umrumda bile değil .

Sadece parkta dengeyi korudum herzaman !

Kimseye kötü birşey söyletmedim, yapmasına izin vermedim, gerekirse ceza olarak aldım eve getirdim ( ne ağlardı ne ağlardı aman Allahım çocuğum olmasa, çocuk olmasa elimde kalırdı kesin ) .

Ya ben ne kadar bağıran, ne kadar sinirli bir anne oldum çoğu zaman .Evet itiraf ediyorum, öyle polyanna sakinliği yoktu bende. (Nasıl olsun 7 /24 ben ilgileniyorum, tek başımayım, bana yardım eden beni rahatlatacak hiç birşey ve kimse yok yanımda.) Benim bağırdığımın, kızdığımın binde biri kadar babası yapmamıştır böyle şeyleri …

Başka türlü olmuyor ki, buraya  yazması hikaye gibi …

Hatırlamak bile şuan beni çok etkiliyor …

Bağırıyorsunuz, kızıyorsunuz, hatta deliriyor çıldırıyorsunuz kolay değil YAŞAYAN BİLİR  ama evde oturmak çözüm değil ve hatta daha da kötü – zor .

Park konusunda çok önemli bir tüyo vereyim size.

Ben bu çocuğu tehlikeli olduğunu bildiğim halde  neden bu parka götürmeye devam ediyorum?

Çünkü buradaki çocuklar ” çıtkırıldım, nazik, süs bebeği  ”  tipler değil. Aileler “” ayy kzıma şunu dedi, ayyy oğluma yan baktı “” diyen tipler değil .

Oyun oynarken kendilerinden geçen çocuklar, benim çocuğum birinin eşyasını alıp, vermek istemediğinde ” olsun çocuk onlar ” diyebilen aileler.

Birkere Göztepe parkına götürdüm oğlumu, çocuğun ayağı yanlışlıkla diğerinin bacağına gelmiş, neredeyse kıyamet kopuyordu .

Ben bu parkta oğlum, “” ayakları çıplak bir grup çocuktan kaydıraktan ters kaymayı öğrendi diye sevindim”” , “” kaydırağa merdivenden değil , kaydırağın kendisinden çıkıyor  diye mutlu oldum “” ve bu çocuklar için götürdüm bu parka. Çünkü oradaki çocuklar daha dolu dolu , deli gibi içten oyun oynuyorlar, kafam acıdı , elimi çarptım , bana değdi YOK , sadece oyunun tadını çıkarmak var !

Naz, kapris, şımarıklık yok   ! dolayısıyla benim oğlum böyle bir parkta çok da göze batmadı ,çok büyük sıkıntılar yaşamadım . Sadece basket sahasında çokkk sıkıntı yaşadım .

Topunu paylaşmadı, kimseyi oyununa almadı, oyuna aldığımız çocuklara kaba, kötü davrandı, kızdı, mızıkçılık yaptı, yarım saat ağlar 5 dakika basket atardı. 2 saat parkta basket sahasında vakit geçirirdik net 1.5 saat ağlamayla, telkinle, onu ikna etmeyle geçerdi yarım saat doğru düzgün oyun oynayamazdık, neredeyse . 🙁

Hala da yapıyor  ara ara 

***Biraz önce (13.03.2018) okula gitmek için hazırlanıyor , bugünde basket kursu var,”” anne ben başkan oldum biliyor musun “”dedi, öğretmeni onu başkan yapmış. Neden? dedim (özellikle, duymak için )  diğer çocuklar basket atamıyor ki bir tek ben atıyorum dedi. Diğer çocuklar 10 tane ancak atıyor bizimki 90 tane filan atıyor muş .***

Bakın o ağlamalar, o milyonlarca defa telkinler, o çıldırır şekilde bağırmalarım, o uyumsuz çocuk, o topunu kimseye vermeyen çocuk, huysuz, gıcık, paylaşmayı bilmeyen, oyun kurallarına uymayan, senelerce basket atamayan ve atamadıkça saatlerce bizi delirten, krizlere sokan çocuk … bunların hepsi benim oğlumdu……

Sevgi EMEKTİR sevgili anneler ….

Sadece EMEK verdik, karşılıksız ve koşulsuz SEVDİK oğlumuzu o kadar !!!

İnandık ve başardık !

Sizde başarabilirsiniz. 🙂

Sevgilerimle 

NOT: Sizin çocuğunuz  futbol oynasın, yüzmeye gitsin neyi seviyorsa onu yapsın …

Eğer bizimki gibi 1.5 -2 yaştan ele alırsanız sizin en iyi yaptığınız spor neyse onu öğretin ve beraber oynayın.Beraber oynayabilmeniz açısından sizin sevdiğiniz / bildiğiniz sporu öğretin diyorum. Onun 1. ve onu asla yalnız bırakmayacak tek arkadaşı siz olmalısınız ya, o yüzden sizin keyifle  yaptığınız bir hobiyi, sporu ona öğretin .

Büyükse eğer, kendisi ne istiyorsa onu oynasın. Bizimki tamamen babadan kaynaklı basket oldu, tesadüfen yani .

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz