“Bir Teknoloji firmasının CEO’su ile olan toplantıma geç kalmıştım ve şirketin asansörüne doğru yürürken Iphone’umdan bir e-mail yolladım. 6. Kata çıkarken ekrana odaklanmıştım. Asansörün kapısı açıldığında halen yazıyordum ve bakmadan yürüdüm. Arkamdan bir ses “Yanlış kat”. Arkamı döndüm, asansörün kapısını tekrar binmem için açık tutan adama baktım; yüzünde koca bir gülümseme ile CEO idi. Bütün o süre boyunca benimle birlikte asansördeymiş. “Yakalandın” diyor. “
Dünya hızlı hareket ediyor ve her geçen gün daha da hızlanıyor. Çok fazla teknoloji, çok fazla bilgi! Anlamak, üzerine düşünmek ve tepki göstermek için çok fazla şey var. İşe başlıyorsunuz, başladığınız ilk gün bilgisayar başına geçiyorsunuz ve daha siz gelmeden sizi bekleyen e-mailleriniz ile karşılaşıyorsunuz.
Böylelikle etrafımızdaki hareketlere karşılık verebilmek için daha da hızlanıyoruz. Önce e-maillerimize cevap veriyoruz. Twitter, Facebook, Linked-in hesaplarını kontrol ediyoruz. Son yeniliklerden haberdar olmak ve güncel olduğumuzdan emin olmak için yeni web sitelerini inceliyoruz.
Fakat bu bir hata! Etrafımızdaki bu kaçınılmaz hız, bizi de savuruyor (ve her geçen gün daha kötüye gidiyor). Fakat bunu denemek kesinlikle ters tepiyor. Dalgalar ne kadar hızlı gelirse, O kadar dikkatle idare etmeye ihtiyacımız olur. Aksi halde kum taneleri gibi etrafa toslarız. Neyin önemli olduğunu bilmek, amaçlı olmak ve bir dayanağının olması daha önce hiç bu kadar önemli olmamıştı.
“Hayır.” Demek hiç bu kadar önemli olmamıştı. Hayır, bu yazıyı okumayacağım. Hayır, bu e-maili okumayacağım. Hayır, bu telefona cevap vermeyeceğim. Hayır, bu toplantı boyunca oturmayacağım.
Bunu yapması zor çünkü belki, sadece belki, bir sonraki bilgi başarımız için bir anahtar olacak. Fakat bizim başarımız tam zıttın da sarsılıyor: bazı bilgileri kaçırma riskini alma isteğimiz. Çünkü ona odaklanmamız kendi başına bir risk. Kendi kendimizi tüketiyoruz. Karmaşık, sinirli ve aşırı duyarlı oluyoruz. Ve asansörde yanı başımızda duran CEO’yu fark etmiyoruz.
Virginia Tech Transportation Institute, bir araç kazasını incelemek üzere bir çalışma yaptı. Tam kazadan önce neler olduğunu görmek için araçlara kamera yerleştirdi. Kazaların %80’inde, kazadan hemen önce 3 saniye boyunca şoförün dikkatinin başka şeylerde olduğu gözlendi. Başka bir deyişle, odaklarını kaybetmişler – cep telefonları çaldı, radyo istasyonunu değiştirdi, sandviçinden bir parça ısırdı, belki de bir yazı okudu – ve etraflarında bir şeylerin değiştiğinin farkına varmadılar. Sonra kaza yaptılar.
Dünya hızlı değişiyor ve önümüzdeki yolda odaklanarak devam etmezsek, dikkatimizi dağıtan etkenler oldukça cazip olduğu için, kaza şansını artırıyoruz.
Şimdi durmak, önceliklendirmek ve odaklanmak için iyi zaman. İki liste yapın:
Liste 1: Odaklanma Listesi (önünüzdeki zaman)
– Neyi başarmaya çalışıyorsun?
– Ne seni mutlu ediyor?
– Ne senin için önemli?
Zamanınızı bu soruların cevabına göre düzenleyin. Çünkü zaman sizin limitli bir kaynağınızdır ve ne kadar yoğun çalışırsanız çalışın, 8/25 çalışamazsınız.
Liste 2: Göz ardı edilenler listesi (dikkat dağıtıcılar)
Zamanınızı geniş bir şekilde kullanmayı başarmak için, eşit öneme sahip fakat tamamlayıcı sorulardan kaçınmalısınız: Neyi başarmamayı istiyorsun? Ne seni mutlu yapmaz? Ne senin için önemli değil? Ne yolunda gider?
Dikkatimiz kolay dağılıyor çünkü bu günlerde dikkatimizi dağıtacak çok şey var. Gelecekte de büyümeye devam eden liderler, bu soruların cevabını bilirler ve dikkatle bir iş yaparken herhangi bir talep geldiğinde, bu onların odaklarını devam mı ettirecek yoksa bozacak mı diye sorarlar.
Bu, listeleri bir kere oluşturup sonra da çekmeceye koyabilirsiniz anlamına gelmiyor. Bu listeler sizin her bir gününüz için bir harita gibi. Her sabah takviminize bakarken, onlara da bir göz atın ve sorun; bugün için plan ne? Zamanımı nerede harcayacağım? Nasıl daha fazla odaklanabileceğim? Sonra, biraz cesaret ile devam et, tercihler yap ve belki de bazı insanları hayal kırıklığına uğrat.
CEO beni asansörde yakaladıktan sonra, henüz geldiği toplantı hakkında konuştu. Birincisi olduğu, yılın girişimcileri isimli yarışmanın finalistlerinin bir araya geldiği bir toplantıymış. Onun için önemli bir toplantıymış ve girmeden önce iki önemli karar vermiş;
1. Toplantının kendisine odaklanmak
2. BlackBerry sini kontrol etmemek.
Onu şaşırtan şey, mobil cihaza yapıştırılmamış tek kişinin o olmamasıydı. Diğer bütün CEO lar title ile ilgilenmiyorlar mıydı? Onların işleri bir saat uzak kalamayacak kadar, onlara bağımlı mıydı?
O saatte en önemli olan sadece bir şey vardı, davranışları bu önemi yansıtan ve neye odaklanması gerektiğini, neyi göz ardı etmesi gerektiğini bilen bir CEO vardı. Olsun ya da olmasın, sonunda title’ı kazandı, o çoktan oyunu kazandı.