Sinema Filmi: Pokemon Dedektif Pikachu

0
387

Pokemon dünyası hayat buluyor! İlk canlı aksiyon Pokemon macerası, “Pokemon DEDEKTİF PIKACHU”da Dedektif Pikachu rolünde Ryan Reynolds var ve çok sevilen, dünyanın en popüler, birçok nesle hitap eden eğlence ürünleri ve tüm zamanların en başarılı sosyal medya franchise’ına sahip Pokemon markasından uyarlandı.

Dünyanın dört bir yanındaki hayranları artık Pikachu’yu daha önce hiç olmadığı gibi beyazperdede tecrübe edebilir çünkü Dedektif Pikachu, hiçbir Pokemon’a benzemiyor. Filmde aynı zamanda kendi benzersiz yeteneklerine ve kişiliklerine sahip Pokemon karakterleri de yer alıyor.

Hikâye başarılı dedektif Harry Goodman’ın gizemli bir şekilde ortadan kaybolmasıyla başlıyor. Bu da 21 yaşındaki oğlu Tim’i ne olduğunu öğrenmek üzere harekete geçiriyor. Soruşturmaya Harry’nin eski Pokemon ortağı Dedektif Pikachu yardım ediyor: Son derece komik, kendi içinde bir bulmaca olan sevimli bir dedektif.

Tim’in, Pikachu’yla konuşabilen tek insan olması sebebiyle birlikte çalışmak için biçilmiş kaftan olduklarını anlayan ikili, bu karmaşık gizemi çözmek için heyecan dolu bir maceraya çıkmak üzere güçlerini birleştiriyor. Birlikte Ryme City’nin – insanların ve Pokemon’ların hiper realistik bir canlı aksiyon dünyasında birlikte yaşadığı modern bir metropol – neon ışıklı caddelerinde birlikte ipucu kovalayan ikili, birçok Pokemon karakteriyle karşı karşıya geliyor ve birlikte huzur içinde yaşayanların huzurunu yok edecek ve tüm Pokemon evrenini tehdit eden şoke edici bir planı ortaya çıkarıyor.

Soruşturmaya Harry’nin eski Pokemon ortağı Dedektif Pikachu yardım ediyor: Son derece komik, kendi içinde bir bulmaca olan sevimli bir dedektif. Tim’in, Pikachu’yla konuşabilen tek insan olması sebebiyle birlikte çalışmak için biçilmiş kaftan olduklarını anlayan ikili, bu karmaşık gizemi çözmek için heyecan dolu bir maceraya çıkmak üzere güçlerini birleştiriyor.

Birlikte Ryme City’nin – insanların ve Pokemon’ların hiper realistik bir canlı aksiyon dünyasında birlikte yaşadığı modern bir metropol – neon ışıklı caddelerinde birlikte ipucu kovalayan ikili, birçok Pokemon karakteriyle karşı karşıya geliyor ve birlikte huzur içinde yaşayanların huzurunu yok edecek ve tüm Pokemon evrenini tehdit eden şoke edici bir planı ortaya çıkarıyor.

“Pokemon DEDEKTİF PIKACHU”da rol alan diğer oyuncular şöyle: Justice Smith (Jurassic World: Fallen Kingdom) Tim rolünde, Kathryn Newton (Lady Bird, Big Little Lies dizisi) ilk büyük haberinin peşinden koşan deneyimsiz muhabir Lucy rolünde, Suki Waterhouse (Insurgent), Omar Chaparro (Overboard), Chris Geere (Modern Family) Oscar’a aday gösterilen Ken Watanabe (Godzilla, The Last Samurai) ve Bill Nighy (Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 1).

Pokemon Dedektif Pikachu Afiş

Filmin yönetmeni Rob Letterman (Goosebumps, Monsters vs. Aliens), hikâyeyi yazan Dan Hernandez, Benji Samit ve Nicole Perlman, senaryo Dan Hernandez, Benji Samit, Rob Letterman ve Derek Connolly, The Pokemon Company and Creatures Inc. tarafından çıkarılan Great Detective Pikachu oyunundan uyarlanmıştır. Filmin yapımcıları Legendary Pictures’tan Mary Parent ve Cale Boyter, The Pokemon Company’den Hidenaga Katakami ve Don McGowan. Başyapımcılar; Joe Caracciolo Jr., Ali Mendez, Tsunekazu Ishihara, Kenji Okubo, Toshio Miyahara, Hiro Matsuoka ve Keiji Ota.

Letterman’ın yaratıcı yapım ekibinde yer alan kişiler ise şöyle: İki kez Oscar’a aday gösterilen görüntü yönetmeni John Mathieson (The Phantom of the Opera, Gladiator) yapım tasarımcı Nigel Phelps (Pirates of the Caribbean: Dead Men Tell No Lies) kurgucular Mark Sanger (Gravity’yle Oscar ödülü kazandı) ve James Thomas (Muppets Most Wanted) ve kostüm tasarımcı Suzie Harman (Rock’n’Rolla). Müzikler Henry Jackman’a (Jumanji: Welcome to the Jungle) ait. Görsel efektler Moving Picture Company (Wonder Woman) ve Framestone (Guardians of the Galaxy Vol. 2) tarafından yapılıyor.

1996’da piyasaya çıkan ve çok tutan Pokemon markası, dünya çapında sattığı 300 milyon oyunla artık bilgisayar oyunlarında da büyük hayran kitlesine sahip. Takas kartı oyunları 11 dilde mevcut ve toplamda 23,6 milyar kart satın alınmış, 21’inci sezonundaki anime televizyon dizisi 160’ı aşkın ülkede yayınlanıyor ve 20’yi aşkın animasyon filmin yanı sıra kitapları, manga çizgi romanları, müzikleri, oyuncakları, marka ürünleri, ve aralarında 850 milyon kez indirilen ve her yaştan hayranın keyif alarak oynadığı son derece popüler Pokemon GO’nun da olduğu uygulamaları mevcut.

Warner Bros. Pictures ve Legendary Pictures’tan, Toho Co Ltd. iş birliğiyle bir Legendary Pictures yapımı, bir Rob Letterman filmi, POKEMON Detective Pikachu. Filmin dağıtımı Japonya ve Çin dışında Warner Bros. Pictures tarafından yapılacak. Japonya’daki dağıtımı Toho Company Ltd, Çin’dekini de Legendary East yapacak.

“Pokemon DEDEKTİF PIKACHU” 10 Mayıs’ta Türkçe dublaj ve altyazılı seçenekleriyle gösterime girecek.

Filmin IMDB Sayfası

dijiatölye’de tanıtımını yaptığımız Tüm Filmleri Görüntülemek İçin Tıklayın!

Konu Başlıkları

FİLM HAKKINDA

Dedektif Pikachu: “Vay canına. Beni anladın mı?”

Tim Goodman: “Sen konuştun mu?

Pikachu konuşuyor! Ve bu daha başlangıç.

Tüm hayranların bildiği gibi Pikachu bir Pokemon ve Pokemon’lar her ne kadar özellikleri, hareketleri, vücut dilleri ve özel güçleriyle kendilerini ifade edebilse de, konuşarak ancak isimlerini söyleyebiliyorlar. Açıklanamaz bir şekilde, bu minicik, hızlı hareket eden avcı şapkalı Pokemon, Dedektif Pikachu için durum öyle değil.

Kafein bağımlılığından, ağır amnezisi olduğundan ya da dinamik karakterinden mi bilinmez ama bu parlak sarı renkteki özel dedektif durmadan konuşuyor. Hele bir onu susturmaya çalışın.

İşin aslı, hikâye başladığında Dedektif Pikachu, o kadar derin ve şaşırtıcı gizemlere dalmış ki, nasıl başladıklarını o bile hatırlamıyor ve işi çözene kadar da durmayacak. O kim? Ortağı Harry Goodman’a ne oldu? Ve neden bir anda bir insan, özellikle bir genç adam olan, ki bu da Harry’nin oğlu, Tim’in onu anlayabileceği şekilde insan dilinde iletişim kurabilmeye başladı?

Filmin başrolüne kusursuz zamanlaması, tarzı ve alışılmadık mizah anlayışıyla hayat veren

Ryan Reynolds şöyle diyor:

“Dedektif Pikachu çok cesur. Çok da ters tavırları var. Ele avuca sığmayan bir karakter ama öyle olmak zorunda. Yani küçük bir pamuk yumağı gibi. Beni kızartıp bu küçük, sarı tipin içine koyduklarını düşünün. Temel olarak öyle bir şey.”

Sözlerine şöyle devam ediyor: “CG karakterlerin olduğu filmlerde daha önce yer aldım ama bu boyutta bir etkileşim hiç görmedim. Bu çok özel. Yaşayan, nefes alan bir duruma getirilmiş Pikachu’yu gördüğünüzde, uzanıp ona dokunabilir, onu kucaklayabilirmişsiniz gibi geliyor. Ama onu kucaklamayın. Yapacaklarından ben sorumlu değilim.”

Yönetmen Rob Letterman şöyle diyor:

“Hikâyeye âşık oldum. Çok samimi ve gerçekten benzersiz. Böyle bir şeye insan saygıyla yaklaşıyor ve yeni bir şey tanıtma arzusu duyuyor. Pikachu, anlattığımız hikâye ve yaşadığı dünya sebebiyle bu filmde farklı.”

Dünya çapında sevilen Pokemon serisinden POKEMON Dedektif Pikachu, yeni ve ilgi çekicisi bir bakış açısı sunuyor. Hayranlara öncelik tanıyan bir bağlılık ve bol miktar Paskalya yumurtasıyla tasarlanan film, Pikachu ve çok sayıda Pokemon’u hiç olmadığı şekilde hayata geçiriyor: Her biri benzersiz özelliklere, karmaşıklığa ve maça hazır güçlere sahip, hiper gerçek bir dünyaya entegre edilen üç boyutlu CG karakterler olarak.

Aynı zamanda özgün, samimi hikâyesi ve eğlenceli karakterleri, Pokemon evrimini çok iyi bilse de bilmese de ya da 800 küsur türün adını söyleyebilecek durumda olsa da olmasa da, dünyanın dört bir yanındaki seyircileri kucaklıyor. Aralarında Psyduck, Charmander, Ludicolo, Snubbull, Squirtle, Bulbasaur, Jigglypuff, Aipom, Lickitung, Mr. Mime ve kaçak Mewtwo’nun da olduğu bu 800 küsur karakterin çoğu, Dedektif Pikachu’yla ekranı paylaşıyor.

Filmi Dan Hernandez, Benji Samit, Derek Connolly ve Nicole Perlman’la birlikte yazan

Letterman şöyle diyor:

“Hepimizin bildiği ve sevdiği Pokemon çizgi filmlerinin ve bilgisayar oyunlarının muhteşem bir mirası var ama yeni bir Pokemon filmi yapacaksak, ona kendine ait bir yer ve var olmak için özel bir sebep vermek istedik. Pokemon ruhuna sadık olduğundan, kurallara uygun olduğundan emin olmak istedik, ki konuya vakıf olan kişiler beğensin. Ayrıca bu evrene ilk kez girecek seyircilere de bir kapı açmak istedik.

Letterman sözlerine şöyle devam ediyor: “Yaratıcı anlamda heyecan verici bir konsept ve mantıklı bir ilerleme. Sanki canlılar.” Bu bağlamda yönetmen, 35 milimetrelik filmlerin kalite ve dokusunu tercih etti ve ortamlar gerçekçi görünsün ve hissettirsin diye olabildiğince gerçekçi lokasyonlar kullandı.

Gerçek boyut, şekil ve özelliklerine varana kadar detaylandırılan Dedektif Pikachu ve Pokemon arkadaşları, eşi benzeri olmayan Ryme City’de insan ortaklarıyla etkileşime geçiyor. Ryme City, ileri görüşlü kurucusu, Bill Nighy’nin canlandırdığı, yardımsever milyarder Howard Clifford’ın çığır açan “insanlar ve Pokemon’lar arasında uyum” öğretisi üzerine kurulmuş bir yer.

Orada, Pokemon’ların ve canlı aksiyonun çarpıcı ve kusursuz olduğu gibi, Dedektif Pikachu’nun da muazzam sevimliliği, çok komik bir şekilde yanlış ama buna rağmen doğru gelen bir şekilde, kurnaz bir dedektifin konuşmalarıyla iç içe geçmiş durumda. Reynolds da seslendirme performansında  lafını esirgemiyor.

Filmin yönetmeni şöyle diyor:

“O büyük kişiliğin ve bu küçük, son derece sevimli varlıktan Ryan’ın sesinin çıkmasının kendinden gelen bir komikliği var. Alakasız gibi görünüyor ama çok doğal.”

Macera, Justice Smith’in canlandırdığı 21 yaşındaki Tim Goodman’ın istemeye, son vakası sırasında kaybolan ve öldüğü düşünülen, arasının bozuk olduğu babası Harry’nin eşyalarını toplamak için Ryme City’ye gelmesiyle başlıyor. Harry’nin evine giden Tim, tam olarak tanımadığı ama kendisine çok değer verdiği belli olan bu adamın hayatından bazı parçalar görünce çok etkileniyor.

Daha sonra Harry’nin eski ortağı, eski tarz bir casus olan, çok konuşan, bir sürü kötü şaka yapan ve suç klişeleri kullanan ama yine de mantıklı konuşan Dedektif Pikachu’yla tanışıyor. Harry’nin hayatta olma ihtimali Tim’in çok ilgisini çekiyor. O ve enerji dolu, hayır cevabını kabul etmeyen Dedektif Pikachu’nun, Harry’yi bulmak ve ne üstünde çalıştığını öğrenmek için iş birliği yapması gerekiyor. Ayrıca, ilk kez bir Pokemon’un ne dediğini anlıyor ve bu gizemden uzaklaşmak çok zor.

Tim’in bu ufak dedektifle olan yolculuğu çok geçmeden başka keşiflere yol açıyor. Sadece babasıyla ilgili değil, dostluk ve cesaret, kendisi ve geleceği hakkında da. Zamanla, ikinci şansların gücünü görüyor ve onlardan nasıl faydalandığımızı anlıyoruz

Smith şöyle diyor:

“Bu filmde her şey var. Çocuklar kadar yetişkinlerin de anlayabileceği şekilde komik ve saçma. Dram da var gizem de. Ayakları yere basıyor ve gerçek, insanların kendini bulabileceği anlamlı bir hikâyesi de var. İlgimi çeken yanı bu oldu.”

Özel sebeplerden ötürü Harry’yi bulmaya kendini adamış, zeki, gelecek vadeden genç muhabir Lucy Stevens’ı canlandıran

Kathryn Newton şöyle diyor:

“Justice ve ben her Pokemon hayranının hayalini yaşıyoruz. Senaryoyu okur okumaz kapıldım.”

Nihayetinde, kahkahalar, aksiyon, iniş ve çıkışlar arasında, Tim’in Harry’nin yolunu takip etmesi, onu babasına hiç aklına gelmeyecek bir şekilde yakınlaştıracak. Filmin yapımcılığını şirketin Kreatif Başkan Yardımcısı Mary Parent’la birlikte üstlenen Legendary Pictures’tan Cale Boyer ve Pokemon Company’deki yapımcılar

Hidegana Katakami ve Don McGowan şöyle diyor:

“Filmimiz, kendinize bağlantılar kurmak için izin verdiğinizde hayatın sunduğu sihirle ilgili. Kim olduğunuz önemli değil, hepimizin düştüğü anlar olmuştur ve bazen ayağa kalkmak zordur, Ryme City’ye gittiğinde Tim de o durumda. Hiçbir şeyi hayatına sokmak istemiyor. Ama Umut dolu Dedektif Pikachu’yla bir dostluk kuruyor bu da onu, babasını bulmaya çalışmaya itiyor. Yani bir açıdan bir baba ve oğul arasında çok ilham veren, ikinci bir şans elde etmek için asla geç olmadığını anlatan bir hikâye. Küçükken kartları toplamış çocuklar, Pokemon’larıyla kurdukları benzersiz ilişki ve bağı anlar. Yani bu önemli bir konu ama aynı zamanda markanın özünü de kutluyor.”

ani bir açıdan bir baba ve oğul arasında çok ilham veren, ikinci bir şans elde etmek için asla geç olmadığını anlatan bir hikâye. Küçükken kartları toplamış çocuklar, Pokemon’larıyla kurdukları benzersiz ilişki ve bağı anlar. Yani bu önemli bir konu ama aynı zamanda markanın özünü de kutluyor.”

Bununla birlikte The Pokemon Company’nin verdiği bilgi ve destek de kıymetli bir kaynak olmuş. Yapımcı Hidenaga Katakami şöyle diyor: “Rob ve Legendary’deki herkes, bu sevilen ve güvenilen ürün konusunda çok dikkatliydi. Eğlenmek ve inandırıcı bir film yapmak için yaratıcı anlamda özgür davransalar da ona saygıyla yaklaştılar, bu da çok hoşumuza gitti. Pikachu dünyanın her yerinde hemen tanınıyor ve bize göre insanlar bu sembolleşmiş Pokemon’u, Rob ve Ryan Reynolds sayesinde benzersiz bir kişiliğe sahip olduğu farklı bir rolde izlemekten keyif alacak.”

The Pokemon Company’nin başkanı ve filmin başyapımcısı Tsunekazu Ishihara şöyle diyor.

“Film genel anlamda Pokemon kurallarına ve geleneğine riayet ediyor ama daha geniş bir seyirci kitlesine hitap eden bir hikâye sunuyor. Pokemon markası gibi bu da, ister genç ister yaşlı, ister uzun zamandır hayran isterse Pokemon dünyasını yeni tecrübe eden kişiler olsun, herkesin kendini bulabileceği bir film.”

Hayranlar için bir bonus niteliği taşıyan ve kusursuz bir komedi unsuru olansa, Dedektif Pikachu’nun, Tim’le konuşmalarının sadece kendininkileri değil, karşılaştıkları kişilerin de düşüncelerini ve duygularını ortaya çıkarması. Tabii bunları sadece kendisi anlayabiliyor.

Filmin bir diğer başyapımcısı Ali Mendes şöyle diyor:

“Pikachu’nun aklına girmek yepyeni bir fikir. Ama Dedektif Pikachu’nun, örneğin tek duyduğumuz Bulbasaur’un “Bulbasaur, Bulbasaur” demesiyken bunu tercüme etmesi, bizi bu Pokemon’ların iç dünyasına ve onların kendi dünyasına hiç olmadığı şekilde taşımak için başka bir fırsat.”

En önemlisi de, hikâyede, Pokemon’lar, hayranları ve markanın kendisi için çok önemli bir konsept işleniyor: Evrim. Bu inanılmaz varlıklar, fiziksel olarak kendilerinin daha güçlü bir hâline dönüşürken,

Letterman şöyle diyor:

“Bu özel dünyanın başlıca öğretilerinden biri de Pokemon’ların, yaptığı bağlantılar aracılığıyla insanlığın ve insan arkadaşlarının en iyi yanlarını ortaya çıkarması ve birlikte, kendilerinin çok daha iyi bir hâline evrilebilirler. Beni çeken ve hikâyeyi tetikleyen şey de bu.”

KADRO VE KARAKTERLER

Dedektif Pikachu: “Bizi bir araya getiren sihir evlat ve bu sihrin adı umut. Harry’nin hâlâ hayatta olduğu umudu.”

Bazı Ortaklıklar Kaderde Vardır

Başka bir şehirde büyükannesinin büyüttüğü Tim, babasını yıllardır görmemiş ve muhtemelen bunu hiç takmadığını söyleyecektir. Bir babaya ihtiyacı yoktur, hiçbir şeye, hiç kimseye, hatta “benim” diyeceği bir Pokemon’a bile. Ama Harry’nin sade bekâr evine girdiğinde, Tim’im sert dış görünüşü biraz kırılıyor. İçeride Tim’in çerçeveli bir çocukluk fotoğrafı, gönderilmemiş bir doğum günü kartı ve tren biletiyle Pokemon seven ama hiçbir zaman orada kalmaya gelmeyen bir ergen için hazırlanmış bir oda vardır.

Justice Smith şöyle diyor:

“Galiba biraz üzülüyor ve vicdan azabı çekiyor. Babasının onu zannettiğinden daha çok önemsediğini fark ediyor ve belki de, Harry’ye bir fırsat tanımadığı için kısmen de kendisini suçluyor. Bulunduğu durum çok zor. Çocukken hissettiği ve hayatı boyunca saklamaya çalıştığı savunmasızlık tekrar ortaya çıkıyor. En kötüsü de, babasıyla herhangi bir yakınlaşma fırsatı vardıysa da artık bunun için çok geç olduğunu düşünüyor.”

Ama acaba öyle mi? Tim’in inanmak için bir sebebe ihtiyacı varsa, sadece Harry’nin, onun hakkında her şeyi bilen ortağını dinlemeli… Artık o, bunların hiçbirini hatırlamasa da. Yine de, Dedektif Pikachu sadece Harry’nin kaybolduğu bir önceki haftaya dair olayları hatırlasa da, iki şeyden çok emin: 1) Kendisi dünya çapında bir dedektif ve 2) Harry hâlâ hayatta. Kendisi Pokemon’larla, Tim de insanlarla konuşabildiği ve ikisi de birbiriyle konuşabildiği için, onlar için tek mantıklı yol arkadaş olup neler olduğunu çözmeleri. Tim istemeden de olsa kabul ediyor. Ama neye bulaştığından haberi yok.

Boyter şöyle diyor:

“Küçük Pikachu’nun içinde kocaman, kontrol edilemez bir enerji var, hem akıllı hem de güçlü olduğunu düşünüyor, halbuki yapabileceğini düşündüğü şeylerin yarısını bile yapacak fiziksel güce sahip değil. O da sırtını Tim’e dayıyor, bu da onu bazı çok gerçekçi olayların içine sokuyor.”

Ama bu, Tim’in mücadele verip kendini bulması için tam da ihtiyacı olan şey olabilir. Dedektif Pikachu’nun cesaretiyle – yani bu da her şeye balıklama atlayıp süreç esnasında bazı şeyleri çözmesi – Tim nihayet garanti adımlar attığı bir geçmişten kurtulup, birkaç gün önce hayal bile edemediği daha anlamlı bir geleceğe ulaşabilir.

Film ikisinin dinamiğine bağlı olduğundan, yapım ekibi oyunculara aralarında bir uyum sağlamaları için fırsat vermiş. Reynolds ve Smith, fiziksel çekimlerden haftalar önce sahnelerini birlikte kaydetmiş. Bu yaygın olmayan bir yöntem olsa da iki oyuncunun da çok hoşuna gitmiş. Reynolds daha sonra fiziksel yapımın başlangıcında, Smith’le birlikte setteymiş, kulaklıktan Dedektif Pikachu’nun repliklerini ona söylüyor, bu bağlantıdan faydalanıyor ve Smith ardından bir dublörle replikleri okuyarak film çekimlerine devam ediyormuş.

Reynolds şöyle diyor:

“Çok seslendirme işi yapıyorum ama bu bilhassa çok eğlenceliydi çünkü çoğu durumun aksine, Justice’le doğrudan etkileşimim oldu.” Sonrasında sette bulunmasıyla ilgili de şöyle diyor: “Ritim oluşturmak için orada olmak istedim. Çoğu zaman üst üste konuşuyoruz, bir anlamda Odd Couple’a benziyoruz, o yüzden bunu doğru yapmak gerekiyor.”

Letterman anlatıyor:

“İlk başta Dedektif Pikachu karakterini üç boyutlu olarak tasarlamak için çok çalışıyorduk, renklere ve hareketlere odaklanıyor, özgün iki boyutlu çizimlerin ruhunu yakalamaya çalışıyorduk. Aylar sonra, Ryan daha işe bile dâhil olmadan önce bir deneme yaptık. Onun sesinden bir örnek aldık ve animasyonun üstüne koyduk ve mükemmel oldu. Bunu anlatmak zor, çok doğal geldi ve aynı zamanda karakteri de başka bir seviyeye taşıdı. Justice’le çalışmak için geldiğinde de birlikte o ilişkinin nüktedanlığını, etkileyiciliğini ve espritüelliğini ortaya çıkardılar.”

Tim ve Dedektif Pikachu, Harry’nin son vakasındaki ipuçlarını takip ederken, beklenmedik ama hoş karşılanan müttefik Lucy Stevens’tan da yardım alıyor. Lucy, açıklanamayan ve tamamen özelliklerine aykırı olan ve onu Harry’nin evine götüren Pokemon davranışlarıyla ilgili bir araştırma yapıyor. Harry’nin de aynı soruları sorduğunu ve belki de fazla yaklaştığını düşünüyor.

Kathryn Newton “O bir araştırmacı gazeteci. Daha ziyade kıdemsiz bir muhabir. Tamam, o bir stajyer ama o noktaya da gelecek” diyerek filmdeki bir espriye gönderme yapıyor çünkü Lucy yaptığı işte hafife alınıyor ve kabul edilmek, yeteneklerinin hak ettiği saygıyı görmek için uğraşıyor. Ama asla denemekten vazgeçmiyor. Artık “Ryme City’de olanların peşine düştü çünkü bir şeylerin ters gittiği çok belli.”

Lucy istihbaratını, onlar da kendisini bilgilendirdiği sürece, onlarla seve seve paylaşıyor. Bu da şu demek: İşler zorlaştığında ona kesinlikle “sen burada bekle” diyemezler. Hâl böyleyken, insan onun Pokemon ortağı olarak neden çok sevimli ama kolaylıkla öfkelenen Psyduck’ı seçtiğini merak ediyor. Ana kucağında duran Psyduck, Lucy’nin bulaştığı tüm korkutucu ve çılgın şeyleri görüyor, bu da onun stresten başının ağrımasına sebep oluyor ve kendine özgü gücünü ortaya çıkartıyor: Psikokinetik yok etme. Akabinde sürekli onu sakinleştirmeye çalışıyorlar. Başarı oranları da değişken.

Newton şöyle diyor:

“Bazı açılardan Lucy’de kendimi buluyorum. Odaklıyım ve motivasyonum yüksek ve hayallerim büyük ama o benden daha da ileride. Aynı zamanda komik, bazen sersemlik de yapıyor ve dünyayı kurtarmak istiyor. Lucy kendine inanıyor. İçgüdülerinize güvenmeli, ona göre hareket etmelisiniz diyor.”

Ryme City’ye Yön Verenler

Ryme City, bir adamın hayali ve tasarımıyla var oluyor: Howard Clifford.

Bill Nighy onu şöyle tanımlıyor:

“Babacan, sorumluluk sahibi, milyarder. Sanayi kompleksi Clifford Şirketlerinin CEO’su ve şehir de bir deney, insanların ve Pokemon’ların ilk kez eşit olarak birlikte yaşadığı bir yer.”

Kaderin cilvesine bakın ki, bu uyum Howard’ın kendi evinde yok. Şirketin başkanı olan ama kendi fikirleri bulunan, babasına karşı çıkmak için hiçbir fırsatı kaçırmayan agresif oğlu Roger’la sürekli tartışma hâlinde. “Howard onaylıyorsa, o karşı çıkıyor” diyor Nighy.

Roger’ı canlandıran Chris Geere onun için “kendini bir şey zanneden şımarık bir zengin çocuğu” diyor. “Bence insanları etkiliyor ve işleri hallediyor ama zeki biri değil. İşleyişin ardındaki beyin Howard ve bu da tartışmalarının kaynağı olabilir.”

“Bence insanları etkiliyor ve işleri hallediyor ama zeki biri değil. İşleyişin ardındaki beyin Howard ve bu da tartışmalarının kaynağı olabilir.”

İkili özelde çok kavga etse de, halka karşı barışçıl bir tablo sergiliyorlar. Kısa süre önce birlikte, şehirlerini kutlamak için düzenlenecek büyük geçit törenine katılmak üzere vatandaşları teşvik eden bir duyuru yapmışlar.

Geere şöyle diyor:

“Kamera önünde ve arkasında farklı ilişkileri var, dolayısıyla çok rol yapıyorlar. Karakteri oynamak çok eğlenceliydi ve Bill’le birlikte çalışarak da bir hayalim gerçekleşmiş oldu.”

Yakınlarından çok az kişi gizli düşmanlıklarını biliyor. Bunlardan biri de Suki Waterhouse’un canlandırdığı, Howard’ın becerikli, az konuşan ama inkâr edilemez bir etkiye sahip yönetici asistanı Bayan Norman. Bayan Norman daima kusursuz, hataya asla tahammülü yok.

Waterhouse şöyle diyor:

“Bir anlamda belalı bir tip ve çok ilginç bir özelliği var, ne düşüneceği ya da yapacağı hiç belli olmuyor.”

Clifford çalışanları arasında bir de Rita Ora’nın canlandırdığı, deneyleri, Harry’nin kaybolmasının ardındaki gizemin özünü oluşturabilecek araştırmacı bilim uzmanı Dr. Ann Laurent var. Ora şöyle diyor: “Bir bilim uzmanını, günlük yaşantımdan bambaşka bir karakteri canlandırmak çok eğlenceliydi. Laurent, şirketin daha az bilinen kurumlarından birinde baş araştırmacı ve Tim’le arkadaşlarının karşısına hologram olarak çıkıyor. Bir anda ortaya çıkıp Tim’i korkutuyor. Buna bayıldım!”

Albümleri milyonlar satan İngiliz şarkıcı ve şarkı yazarı, filmin bitiş jeneriğinde çalan “Carry On” şarkısını da Kygo’yla birlikte seslendiriyor.

Bu sırada, bu keşmekeşten çok uzakta, Ryme City’nin başka bir güçlü karakteri var: Arena adında yasa dışı bir Pokemon dövüş kulübü işleten ve göğsünde şampiyonu Charizard’ın dövmesi olan Sebastian. Burası, kalabalığın tezahüratlarının, eğlenceli bir yardımcı karakter olan DJ Diplo’nun çaldığı enerjik müziklerle yarışan, karanlık ve heyecan dolu atmosfere sahip bir yer. Burada Pokemon’lar ve eğitmenleri, başka şehirlerde açık açık yapabilecekleri ama bu şehrin bir arada yaşama yasalarına aykırı olan maçlar düzenliyor. Tim ve Dedektif Pikachu’nun, Harry’nin kısa süre önce burayı ve kurnaz sahibini ziyaret ettiğine inanmak için bir sebebi var.

Sebastian’ı canlandıran Omar Chaparro şöyle diyor:

“Biraz çılgın bir adam, abartılı giyiniyor ve yaşıyor, egosu çok şişkin. Bir ay önce Dedektif Pikachu, az kalsın kıymetlisi Charizard’ı alt ediyormuş. Sebastian seyirciler ve arkadaşları karşısında, bu kabarık tüylü sarı şey yüzünden rezil olmuş, bu yüzden onu ve Tim’i kulüpte görünce, rövanş istiyor. İşte o zaman olaylar çığırından çıkıyor.”

Ama hayranlar şunu hemen anlayacaktır: Sahnelerde bilerek yapılan oyun göndermelerine rağmen, bunlar Pokemon ruhunda yapılan sıradan Pokemon maçları değil. Bu bir seviye öteye gidiyor. Kontrolden çıktığı çok belli ve çok yanlış. Acaba Harry’nin araştırdığı bu muydu?

Öyleyse, belli ki karakoldaki patronu, Ken Watanabe’nin canlandırdığı Komiser Hide Yoshida’nın bilgisi dışındaydı. Yoshida da aynı şekilde Tim ve Harry’nin eski Pokemon ortağının, Harry’nin hâlâ hayatta olduğuna inandığını ve potansiyel olarak tehlikeli bir maceraya atıldığını bilmiyor. Fakat Watanabe, kıdemli polisin bu işe muhtemelen dâhil olacağını söylüyor. “Harry muhteşem bir dedektifti ve film, Yoshida’nın onu kaybetmesiyle başlıyor. Bence o, Tim’e kendi oğluymuş gibi destek çıkacak türde bir insan.”

BENZERSİZ BİR YER

Howard Clifford: “İnsan ve Pokemon ortaklığının temeli üzerine kurulan Ryme City’ye  girmek üzeresiniz.”

POKEMON Dedektif Pikachu’nun vizyonu, Howard Clifford’ın, insanların ve Pokemon’ların paylaşabileceği bir ortam vizyonuyla uyum içinde. Filmde çok sayıda Pokemon yer alıyor, kimi baş rollerde, kimiyse arka planda görünüyor.

The Pokemon Company’nin iş birliği paha biçilmezdi. Şirket başkanı ve CEO’su Tsunekazu Ishihara, orijinal Pokemon oyunlarının çizeri Ken Sugimori ve çok sayıda ressam ve tasarımcıdan bilgiler alındı. Sayısız referanslar verdiler ve Letterman ve teknik sorumlular da iki boyutludan üç boyutluya geçiş yaparken tırnaklardan tutun tüylerine kadar birçok detay konusunda danışmanlık yaptılar.

Geleneksel animasyonda “bastır ve esnet” gibi akışkan konseptler kullanılabilirken, foto gerçekçi üç boyutlu karakterler, değişmez ölçülere bağlı kalmak zorunda. Oranlar, her bireyin önceden belirlenen boyu ve eni üzerinden hesaplandı.

Filmin animasyon direktörü Ferran Domenech şöyle diyor:

“Hiçbir aldatmaca yapamazsınız. Bu varlıkların çizgi film gibi görünmesini istemiyoruz, o yüzden doğal referanslar arıyoruz ve onları her açıdan yapabilmek için animasyoncularla sahne görevlilerinin epey bir araştırma-geliştirme yapması gerekti. Ağırlıkları varmış gibi görünmeli ve hareket etmeliydiler.”

Daha önce Letterman’la Goosebumps filminde çalışan görsel efekt süpervizörü Erik Nordby şöyle diyor:

“En önemlisi de, en elzem unsurunu, yani Pokemon’ların ve insanların onlarla bağlantısının özünü mahvetmeden bu şeylerin nasıl elde edileceğini bulmalısınız. Bu varlıkların kim olduğunu anladığımızdan ve ne anlama geldiklerinden emin olmalıydık, sonrasında da pusulamız hep bu yönde oldu.”

Hayvan olmasalar da, tasarım açısından Pokemon’lar çeşitli hayvanların, genelde harmanlanmış bir şekilde, belli özelliklerini taşıyor. Yapım ekibi fiziksel görünüm anlamında, fare, kaplumbağa, maymun, kartal ya da orijinal ilham kaynağına en yakın ne varsa, onlar gibi doğal örneklerden faydalandı. Bunun da ötesinde, Reynolds’ın performansı, ekranda Dedektif Pikachu’ya sesten daha fazla şey kattı. Domenech şöyle diyor;: “Bütün olarak etki etti. Performansı, Pikachu’nun mizah anlayışı, ritmi, kendine özgü davranışları, ifadeleri ve bir dizi ince hareket aracılığıyla karakteri ve tavrına yön verdi.”

Tim ve Dedektif Pikachu’nun, konuşmayan bir pandomimciyi sorguladığı sahne için, animasyoncuları bilgilendirmek ve Justice Smith’in performansı adına, film ekibi Yeni Zelandalı ünlü pandomimci ve komedyen Trygve Wakenshaw’la çalıştı.

Oyuncular için görsel işaretçi olması ve görsel efekt departmanının geliştirecek uygulamalı ögeler olması açısından kuklalar yapıldı.

Smith anlatıyor:

“Çoğu zaman Dedektif Pikachu omzumda oluyordu. Omzumda ağır bir kuklayla dolaşıyordum. Animasyoncular sonra bunu hareketlerime uyarlıyordu. Başımı nasıl oynattığım ya da kuyruğuyla suratıma vurduğunda nasıl tepki verdiğim gibi.”

Kurgusal Ryme City için sloganlarıysa, fazlasıyla tarz sahibi bir gerçekçilikti. Yapım tasarımcı Nigel Phelps, Letterman’ın hem aşinalık hem de bilinmeyen unsurlar taşıyan, uluslararası ve herkese göre olan modern bir metropol istediğini anlatıyor. “Londra’yı fon olarak kullandık, New York, Tokyo ve Londra harmanı bir yer yarattık. Amaca yönelik birçok çelişki vardı. Arabalar soldan gidiyor ama Amerikanvari bir havası var.”

Dijital olarak genişletilmiş ufuk çizgileri ve yön işaretleri, şehrin tam olarak nerede olduğunu belirsizleştiriyor. Atmosfer, Dedektif Pikachu’nun janra olan düşkünlüğüyle uyum sağlaması için klasik bir kara film havasında. Serin ve karanlık, yağmur yağmış sokaklarda neon ışıkların yansımaları, her köşeden çıkan acayip gölgeler heyecan ya da tehlike belirtisi. Phelps şöyle diyor: “Londra’nın nötr renk paleti, muazzam bir fon oluşturuyor çünkü Pokemon’lar çok renkli. Setlerin renklerini belirlemek için yaptığımız ilk şeylerden biri de, her sahnedeki karakterlerle dolu bir çalışma odası duvarı hazırlamak oldu.”

Setlerden bazıları Shepperton Studios’da inşa edildi. Bunlar arasında Harry’nin dairesi, Howard’ın çatı dairesi, Tim ve Dedektif Pikachu’nun, etraftakilerin Tim’in aklını kaybettiğini düşünmeyeceği bir konuşma yapmaya çalıştığı Hi-Hat Cafe de var. Arena’nın iç kısmı ve Dr. Laurent’in laboratuvarı, Leavesden Studios’da yapıldı. Bunun dışında filmin büyük kısmında İngiltere ve İskoçya’da gerçek mekânlar.

Tim’in, alışılmadık türde dengesizlik sergileyen bir Aipom grubu tarafından babasının evinden çıkarılıp çatı boyunca kovalandığı sahne, Doğu Londra’daki Truman Bira Fabrika’sının tepesinde, dört gecede çekilmiş. Harry’nin eski karakoluysa, Bishopsgate ve Broadgate Plaza binalarının dış görüntüsüyle oluşturulmuş. Hikâyenin aksiyon dolu, doruk noktasındaki geçit töreni sahnesinde 300 figüran oynamış ve beş hafta sonunda çekilmiş.

Çekimler, Londra Şehri’nin merkezinde, dilimi andıran farklı şekliyle The Cheesegrater olarak bilinen Londra Lloyds’un karşısındaki 122 Leadenhall gökdeleninde yapılmış. Prodüksiyon daha sonra, cesur üçlünün araştırması onları Dr. Laurent’in şehrin çok dışında, ormanlık bir bölgede yer alan laboratuvarına götürürken çekilen yer dış sekanslar için, İskoçya’nın dağlık bölgelerine, özellikle Glen Affric, Glen Orchy ve Finnich Glen, namıdiğer Şeytan Korkuluğu’na taşınmış.

Laboratuvar sahnesi ve şaşırtıcı sonucu, Nordby’nin favorileri arasına giren büyük, dublörlerin kullanıldığı bir aksiyon sahnesinin ortaya çıkmasına yol açmış. Steven Warner’la birlikte Greens’in başında olduğu özel efekt departmanı ve dublör koordinatörü Franklin Henson’la yapılan iş birliği sonucu, Tim, Lucy ve Dedektif Pikachu, kendilerini, bir anda ayaklarının altında darmadağın olan, görünürde sakin olan ıssız bir doğada buluyor.

Smith ve Newton, bazı yerlerinde göle dalmalarını gerektiren bu sahne için dalış dersleri almış.

Nordby neşeli bir şekilde şöyle anlatıyor:

“Bu benim için çok önemli çünkü çok sayıda büyük, teknik zorluğu vardı. Bunu yapmak için binlerce ton metal taşımamız gerekti, bütün ekibi İskoçya’ya götürdük ve helikopterlerle ve drone’larla çamurların içinde çekim yaptık.”

Resmen toprağı yerinden oynatmak için tasarlanan set, çelikten ve otuz metre uzunluğunda, 90 derecelik açı oluşturmak için bir kısmı 22 yarı açılı artık parçadan yapıldı. Su mengeneleri üzerine inşa edilen ve toprak ve yeşilliklerle kaplanan setin dört bölümü, ayrı olarak bilgisayardan kontrol edilebiliyordu.

Henson şöyle diyor:

“Eğlenceli olması ve çalışmaya devam etmesi için bazı komik şeyler bulduk.”

Letterman anlatıyor:

“En sevdiğim Pokemon’un Pikachu olması lazım ama işin aslı, çekim yaptığımız bazı anlarda kendimi Psyduck ve çektiği baş ağrılarına daha yakın hissettim, neyi nasıl başaracağımı anlamaya çalışıyordum.”

Şaka bir yana, sözlerini şöyle bitiriyor: “Bu filmin sevdiğim yanı şu: İzlemeyi sevdiğim her film gibi bunda da gerçek duygusal ve insani bir hikâye var. Karakterlerin sizi güldürmesi, ağlatması, onlar adına korkmanızı sağlaması çok önemli. Doğru şeylerin bir araya gelmesi ve dünyanın her yerindeki insanların tadabileceği, ilginç ve sevimli bir şey yaratmak büyüleyici bir şey. Bu filmin benim için anlamı buydu, umarız seyirciler de aynı şeyleri hisseder.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz