Fit olmak nedir? Fit olmak deyince aklımıza ne geliyor? Fit olmak zayıf olmak mı yoksa iri kaslı bir vücuda sahip olmak mı sizce? Cevap ikisi de değil. Gelin herkesin tartıştığı şu fit olmak meselesini bir konuşalım.
Kimine göre fit olmak zayıflık göstergesiyken kimine göre ise kaslı bir vücuda sahip olmak olarak algılanıyor. Bunun en büyük sebebi dergi kapaklarında kusursuz bir vücuda sahip gibi görünen mankenler ve sosyal medya olarak kabul edebiliriz. Fit bir kadın denilince aklımıza ilk önce nasıl bir profil gelir? Düz ince koparcasına bir bel, dolgun şişirilmiş gibi kalça. Erkek görüntüsü ise kaslı bir vücut. İster istemez artık bilinçaltımıza böyle kodlandığı için bu görüntüler aklımıza gelebilir. Bunun tek bir açıklaması var “estetik algımız”.
Fit olmak tek başına estetik görüntü anlamına gelmez. Bir olumlu yanı budur doğru fakat fit olmak aslında bedenimizin potansiyelini en üst seviyeye çıkarmak demektir. Fit olmak, günlük işlerimizde bizi en üst seviyeye çıkaracağı gibi daha enerjik ve mutlu hissetmek demektir. Yani sanılanın aksine fitness büyük kaslar, atletik beceriler ya da düşük yağ oranı değildir. Çevre şartlarına uyum sağlayabilmektir.
Fitness duruma ve şartlara bağlı olarak açıklanmalıdır. Fitsen neye göre fitsin veya değilsin?
Hangi koşulda böylesin? Bunun tek başına bir anlamı yok. Sporcu dergilerinde kaslı vücuduyla boy gösteren birini düşünelim. İkisini de okyanusun ortasına bıraktığımız da hangisi daha uzun hayatta kalır. Kas suda yüzmez. O yüzden kara koşullarında fit olan insan deniz koşullarında fit olmayan duruma düşebilir. Fitness 7 adet faktörle açıklanır; kuvvet, hız, esneklik, dayanıklılık, beceri, yapı, psikolojik ve ruhani beceriler. Bu anlatımdan sonra söylediklerimi iyi değerlendirin ve programlarınızı ona göre ayarlayın.
