Otizm, Park, Oyun, Vakit Geçirmek…

0
112

Merhaba Sevgili Anneler

Size otizm sürecinde çocukların parka gitme, oyun kurma, arkadaşlık kurma süreçleri ile ilgili daha detaylı bilgi vermek istiyorum.

Bizim çocuklarımız gibi olan çocukların hepsinin durumu aynı mı oluyor doktor olmadığım için bilemiyorum açıkcası. Ancak genel olarak bildiğim; uyumsuz, arkadaşlık kurma becerileri yok/zayıf, oyun oynayamıyorlar, oyun kuramıyorlar vb.

Ben kimseyi kırmamak adına yine kendi oğlumdan yola çıkarak anlatmaya çalışayım.

– Oyun kurmayı bilmiyor

– Oyunun kurallarına uymaz , hep mızıkçılık yapar ve hep biz onu idare ederiz

– Uyumsuz

– O nasıl isterse oyunu o şekilde oynarız

– Arkadaşlık kurmakta zorlanır / hatta kendisi kuramaz

– Bir grup çocukla oyun oynarken ansızın oyunu bırakır

– ……..

daha neler neler.

Böyle bir çocukla parka gidilir mi?

Böyle bir çocukla parkta ne yapılır?

Böyle bir çocukla dışarıda nasıl baş edeceğiz?

ÇOKKKK ZORRRR! Biliyorum !

Ama imkansız değil ve unutmayın “BU SİZİN ÇOCUĞUNUZ”.

Yani mecbursunuz, ötesi yok!

Bizim park maceramız oğlum 1,5 yaşındayken başladı ve şu an hala devam etmekte.

İlk birkaç sene hayatımızda otizm yoktu belki (yani durumu bilmiyorduk, erkek çocuk, yaramaz çocuk diyorduk hep)  ama uyumsuz ve baş etmesi çok zor bir çocuğumuz vardı.

Biz nisan / mayıs gibi başlarız parka gitmeye kasım gibi bırakırız. Daha öncede dediğim gibi kar ve yağmur dışında hava iyi ise kesinlikle çocuğu evde tutmuyoruz.

Evde baş etmek ve sinir harbi yaşamaktansa parka götürmek çok daha faydalı size tavsiyem .

Parka giderdik, kendisinin 3 tekerlekli bisikleti olmasına rağmen başka çocuklarınkini isterdi.

Diğer çocukların scooter, top vb. neyi varsa alıp oynamak isterdi, salıncağa biner inmek bilmezdi, çok ağlar neredeyse kendini yerlere atardı.

Basket sahasına sokardık basket atamadıkça ortalığı birbirine katar, bağırır, ağlardı.

Kaydırağa çıkar oturur, kaymaz, diğer çocukların kaymasına izin vermezdi.

Hep güzel güzel konuşup anlatırdık. Anlamadığı ve zor durumda kaldığımız zamanlarda alıp kucağımıza zorla, oradan uzaklaşır dikkatini başka yöne çekmeye çalışırdık.

Parkın karşısında küçük bir bakkalımız da var, hadi gel bakkala gidelim der onun sakinleşmesini sağlardık.

**

İşte bu çocuklarla baş etmek için araba ve paranızın olması gerek demiştim ya. Arabaya binip parka götürür, bakkala gidip bir bisküvi, bir çubuk kraker ile o an’ı kurtarmaya çalışırdım (tabi bunlar en basit şeyler). Bir paket bisküvi veya bir dondurma hem o anı kurtarır çocuğu oradan çekmemi sağlardı hemde gel keyif yapalım derdim mutlu olur huysuzluğu sona ererdi. 

**

Daha sonra elimizde küçük yiyecekler ile parkın merdivenler tarafındaki yere geçer yiyeceklerimizi yerdik, arabalara bakardık, meridyanları seyrederdik, sohbet ederdik.

Kısacası siz mutlaka parkta yanında olmalısınız, çocuğu bırakıp banka oturup seyretmeyin.

Sizin yanınızda insanlar çok fazla birşey diyemez ve yapamaz çocuğunuza. Her an yanında ve yardımcı olun.

Kimseyle oyun oynamadığı için en başta onun oyun arkadaşı bendim ve babasıydı.

Biz HEP parkta beraber vakit geçireceğiz diye çıktık zaten evden.

HİÇ parka gidip banka oturup onu seyretmedik.

Girerdim basket sahasına, içerde 17, bazen 23, bazen, 5-6 erkek basket oynarken geçip bir kenara bende oğlumla basket oynardım.

Ben olmasam ya da babası olmasaydı yanında, büyükler onu sahaya bile almazlar oyunları bozulmasın diye ama biz varken kimse bir şey diyemezdi. Hafta içi ben hafta sonu babası mutlaka giderdik parka.

Başkasına güvenerek değil, başka çocuklar ile oynaması için değil SİZ çocuğunuzla oynamak için gidin. Bu detay çok önemli.

Arkadaş kaygısı olmamalı hiç, ben parkta ne yapacağım  diye düşünmemeli, her zaman hazırda bir arkadaşı olmalı o da en güvendiği insan: annesi veya babası yani sizler olmalı.

O kadar çok basket oynadım ki oğlumla, o kadar  çok gittik ki parka. Kendimi “erkek fatma” (tabir olarak söylüyorum lütfen alınmasın kimse) olarak görüyorum. Evde atçılık (ayıptır söylemesi azıcık tombuldur oğlum, koltuğa çıkar sırtıma atlardı, öyle mutlu oluyordu bende canım acısa da kızmıyordum), futbol, güreş, boks maçı yapma, araba yarışı oynama, oyuncak basket potasıyla evde basket atmaca oynama, yakalamca, ebelemece, saklambaç, yerden yüksek, dışarıda parkta basket, kaydırakta ebelemece, koşmaca, hepsini oynadım hepsini, hem de binlerce defa!

Parkta hep beraber oyun oynardık oğlumla, dolu dolu oynadığımızı görünce başka çocuklarda gelmek isterdi, ben onları arkadaş yapar veeee işte  o andan sonra oyundan çıkardım. Ama her an oyunun bozulacağını bildiğim için ayakta beklerdim, hiç gidip oturup dakikalarca telefonuma bakmadım.

Benim böyle bir lüksüm olmadı hiç, gözümü ayırmaz, ayakta hazır ol da beklerdim. Alışkanlık oldu hala da öyleyim çoğunlukla.

Yani arkadaşlık kurması gerekiyor ama kuramıyorsa (ki kuramıyorlar çoğunlukla) siz kurun ve onlar oyun oynamaya başladığında sessizce çıkın ve geriden izleyin. Hiç kimseyle bir şey yapamıyorsa  doya doya, dolu dolu, neşeyle, coşarak SİZ onunla oyun oynamalısınız. En önemli ve 1. arkadaşı SİZSİNİZ! bunu unutmayın.

Sevgilerimle,

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz