“Bir Yıldız Doğuyor / A Star is Born” un başrollerinde dört kez Oscar ödülüne aday gösterilen Bradley Cooper (“American Sniper,” “American Hustle,” “Silver Linings Playbook”) ve sayısız müzik ödülünün sahibi ve Oscar adayı, müzik “superstar” Lady Gaga, Gaga’nın bir sinema filmindeki ilk başrolünde bir araya geliyorlar. Cooper, bu filmle ilk yönetmenlik çıkışını da yapıyor.
Trajik aşk hikayesinin bu yeni versiyonunda Cooper, ünlü müzisyen Jackson Maine rolünde Ally (Gaga) adlı yetenekli müzisyeni keşfediyor ve ona aşık oluyor. Ally, büyük bir şarkıcı olma hayallerinden vaz geçmek üzereyken, Jakson onu spot ışıklarının altına çıkartıyor. Ama, Ally’nin yıldızı yükselirken, Jack’in içindeki şeytanlarla bitmeyen mücadelesi yüzünden ilişkileri zarar görüyor.
“Bir Yıldız Doğuyor/ A Star is Born”un diğer rollerinde; Andrew Dice Clay, ile Dave Chappelle ve Sam Elliott yer alıyorlar.
Filmde Ally rolünü oynayan, Gaga, Oscar adaylığını kazandığı şarkısı “Til It Happens to You”nun (“The Hunting Ground” filmi ile) yanı sıra Cooper ve aralarında Lukas Nelson, Jason Isbell ve Mark Ronson’un yer aldığı diğer müzisyenlerle birlikte bu film için yazdığı orijinal şarkılarını da seslendiriyor. Filmdeki bütün şarkılar orijinal ve canlı olarak kayıt edildirler.
“Bir Yıldız Doğuyor/ A Star is Born”un yapımcıları; Bill Gerber, Jon Peters, Bradley Cooper, Todd Phillips ve Lynette Howell Taylor. Yönetici yapımcılar; Ravi Mehta, Basil Iwanyk, Niija Kuykendall, Sue Kroll, Michael Rapino ve Heather Parry. Senaryo yazarları Eric Roth ve Bradley Cooper & Will Fetters.
Kamera arakasında Cooper ile işbirliği yapanlar; Oscar-adayı görüntü yönetmeni Matty Libatique (“Black Swan”), yapım tasarımcısı Karen Murphy, üç kez Oscar-adayı editör Jay Cassidy (“American Hustle,” “Silver Linings Playbook,” “Into the Wild”), ve kostüm tasarımcısı Erin Benach.
Warner Bros. Pictures, Live Nation Productions ve Metro Goldwyn Mayer Pictures, işbirliğ ile Bir Jon Peters/Bill Gerber/Joint Effort yapımı, “Bir Yıldız Doğuyor/ A Star is Born”u sunar.
Konu Başlıkları
YAPIM NOTLARI
Bir Yıldız Doğuyor’da, Bradley Cooper ve Lady Gaga, iki sanatçı ruh olan Jack ve Ally’nin sahnede ve hayatta bir araya geldiği doğal ve tutkulu hikâyelerini anlatmak için yeteneklerini birleştiriyorlar. Onlarınki, ayakta durmaya çalışan bir ilişkinin güzelliği ve kalp kırıklığı içerisinde, karmaşık bir yolculuk.
Sembol niteliğindeki bu yeni aşk hikâyesinde, dört kez Oscar’a aday gösterilen Cooper (American Sniper, American Hustle, Silver Linings Playbook) ilk kez yönetmenlik yapıyor ve aynı zamanda birçok ödül kazanmış, Oscar’a aday gösterilmiş süperstar Gaga’ya, bir sinema filmindeki ilk başrolünde eşlik ediyor. Cooper, hayat mücadelesi veren sanatçı Ally’yi keşfeden ve ona âşık olan deneyimli müzisyen Jackson Maine’i canlandırıyor. Ally, başarılı bir şarkıcı olma hayalinden vazgeçmiştir. Ta ki ondaki doğal yeteneği hemen gören Jack’le tanışana kadar.
Filmde aynı zamanda Andrew Dice Clay (Blue Jasmine), Dave Chappelle (Ch-Raq) ve 50 yıllık kariyerinde, Mask, Tombstone ve son olarak The Hero gibi filmlerdeki muazzam performanslara sahip Sam Elliott yer alıyor.
Ally’yi canlandırmasının yanı sıra Gaga – “The Hunting Ground” filmindeki “Til It Happens to You” şarkısıyla Oscar’a aday gösterilmişti – filmde Cooper’la birlikte özgün şarkılar seslendiriyor. Bu şarkıları Lukas Nelson, Jason Isbell ve Mark Ronson gibi sanatçılarla birlikte yazdılar. Müzikler özgün ve filmin tüm vokalleri, çekimler sırasında canlı kaydedildi.
Bir Yıldız Doğuyor’un yapımcıları Jon Peters, Bradley Cooper, Todd Phillips ve Lynette Howell Taylor. Ravi Mehta, Basil Iwanyk, Niija Kuykendall, Sue Kroll, Michael Rapino ve Heather Parry de filmin başyapımcıları. Filmin senaryosunu, Oscar ödüllü Eric Roth (Forrest Gump) ve Bradley Cooper ile Will Fetters yazdı.
Cooper’ın kamera arkasındaki ekibinde, Oscar ödüllü görüntü yönetmeni Matthew Libatique (Black Swan), yapım tasarımcısı Karen Murphy (The Light Between Oceans) üç kez Oscar’a aday gösterilen kurgucu Jay Cassidy (American Hustle, Silver Linings Playbook, Into the Wild) ve kostüm tasarımcı Erin Benach (Loving) yer alıyor.
Warner Bros. Pictures, Live Nation Productions ve Metro Goldwyn Mayer Pictures iş birliğiyle sunar: Bir Jon Peters/Bill Gerber/Joint Effort yapımı, Bir Yıldız Doğuyor. Filmin dünya çapındaki dağıtıcısı Warner Bros. Pictures
YAPIM HAKKINDA
ALLY
Sesimi çok beğendiler… Ama tipimi beğenmediler.
JACK
Bence çok güzelsin
Bir Yıldız Doğuyor’a kendi modern yorumunu katan yönetmen/senarist Bradley Cooper, günümüzün çok çeşitli müzik dünyasıyla harmanlanmış, insani duygulara ve başarısızlıklara hitap eden bir şey yapmak için çaba göstermiş. Filmde, özgün şarkılardan oluşan güçlü bir soundtrack, her duyguyu vurguluyor ve yakın bir objektif de, her bakışı ve her dokunuşu yakalıyor.
Yönetmenlik ve ortak senaristliğin yanı sıra Jackson Maine karakterini canlandırıp filmin yapımcısı da olan Cooper şöyle diyor: ” ‘Nasıl özgün yaparım?’ diye hiç düşünmedim. Sadece istediğim hikâyeyi anlatmak için bunu gerçekçi yapmam gerektiğini biliyordum.” Cooper aynı zamanda bazı müziklerin de ortak yazarlığını yaptı, bunları yine müziklerin büyük kısmını yapan Lady Gaga’yla birlikte seslendirdi.
Cooper’ın filme yaklaşımına bayılan Gaga – ki kendisi çok deneyimli bir sanatçı – ilk uzun metrajlı sinema filminde Ally rolünü canlandıracağı için çok tedirginmiş ama yine de bunu yönetmen koltuğunda ve yanında olan Cooper’la yapacağı için de çok heyecanlıymış. Gaga şöyle diyor: “Tedirginliğimi bir kenara bırakmalıydım ama çok heyecanlıydım. Çünkü bana göre birinin içinde yetenek varsa, yıllardır bekliyorsa, başka bir mecraya geçmeye hazırsa ve sonunda böyle bir şey olursa… Bu büyük bir patlama, bir eser gibi oluyor. Bradley yönetmenlik yapmak için doğmuş, ben de ilk filminde rol alma şansına sahip oldum.”
Cooper şöyle diyor: “Aktris olarak inanılmaz şeyler yaptı ama bu büyük geçişi yapmak… Çalışmalarımızda bireysel olarak sanki aynı noktadaydık ve ikimizin de diğer tarafa geçmek için aynı şeye ihtiyacı vardı.
Yine de böyle bir şey böyle başarılı bireyler için bile kolay değil. Deneyimli şarkıcı/şarkı yazarı Jack, Ally’ye tanıştıkları zaman da şöyle diyor: “Yetenek her yerden gelir ama söyleyecek bir şeyin ve insanların dinlemesini sağlayacak bir söyleme tarzın olması bambaşka bir şeydir. Ve gidip bunu yapmaya çalışmadığın sürece, bunu asla bilemezsin. Gerçek budur.”
Filmde Maine’in felsefesi, bu utangaç kızı cesaretlendirip hep mecazi hem de gerçek anlamda onu ilgi odağı yapmak. Cooper aynı zamanda karakteri aracılığıyla, neden bu hikâyenin niye onu nihayet kamera arkasında kendini test etme cesaretini gösterdiğini de üstü kapalı belli ediyor.
Cooper şöyle diyor: “Yönetmenlik yapmak istediğimi hep biliyordum ama aynı zamanda bunu niye yaptığımı bilmek için bir bakış açım olması gerektiğini de biliyordum, aksi hâlde bunu yapmak için sebep yoktu. Ve hep bir aşk hikâyesi anlatmak istemiştim çünkü bu, herkesin kendini bulabileceği bir şey – aşk, onu kaybetmek, tavan yapması. İnsana yaşadığını en çok hissettiren şey bu.”
Cooper sözlerin “Buna bir de müzik eşlik ediyor – sadece müzik değil, şarkı söylemek” diye devam ediyor. Hatta Cooper ve Gaga, filmdeki tüm performansları canlı kaydetmek için daha çok başta anlaşmış. Şarkılara pleybek yapılmayacaktı. “Şarkı söylemenin çok dürüstçe bir yanı var. Bunu kesinlikle saklayamazsınız. O iki şeyin, bakış açımı bulabileceğim şekilde birleştirilebileceğini düşündüm.”
Yapımcı Bill Gerber şöyle diyor: “Bradley kararlarını ondan önce ne olduğuna göre değil, filmin bu versiyonunun nasıl tutacağına dayanarak verdi. Ben de o da hep şöyle düşündük: Bu basit bir fakirlikten zenginliğe kavuşma hikâyesi değil, şöhretin tehlikelerine karşı uyarıcı bir hikâye de değil, bu bir aşk hikâyesi ve bu Bradley’nin vizyonu, Stefani’yle (Gaga’nın gerçek adı) ettiği, sanatçılar olarak kim olduklarını konuştukları sohbetlerden doğdu. Bu kesinlikle otobiyografik değil ama anlattığımız hikâyenin zeminini bunlar hazırladı.”
İlişki yaşamış herkes, korku, neşe, şüphe, öfke ve umut dolu hayatların karmaşıklığını da yaşamıştır. Cooper’la senaryoyu birlikte yazan Will Fetter’a göre en önemli şey, “bu karakterler için görünürün altında neler olduğunu, onları neyin motive ettiğini anlamak ve onların acılarını paylaşmam için ne yaptıklarını, tam olarak ne hissettiğimi ve neden hissettiğimi anlamak” olmuş. “Bu, hayatta farklı kulvarlarda birbirini bulan, kusurları olan iki insan arasındaki destansı bir aşk ve ben de onlar aracılığıyla kendimi, tüm bu şatafat ve şöhretin altında yatan temel insani duyguları keşfetmek isterken buldum. Şöhretler neden bizi büyülüyor ve bizim büyülenmemiz onlar için nasıl bir his, bu onlara ne yapıyor?”
Daha önce de Cooper’la çalışmış olan yapımcı Lynette Howell Taylor anlatıyor: “Bu film, hem yıldız hem de günümüz sektöründe yükselen bir yıldız olmanın ne demek olduğunu anlatıyor ve Bradley de ilk kez yönetmenlik yapan sıradan biri değil. Yıllardır bu sektörde olan bir oyuncudan bahsediyorsunuz. Büyük şöhrete kavuşmuş. Aynı zamanda David O. Russell, Clint Eastwood, Todd Phillips ve Derek Cianfrance gibilerin bilgilerinden faydalanmış ve yapımcı olarak kendi becerilerini geliştirmiş. O gerçek bir iş birlikçi, öğreniyor, dikkatini veriyor. Dolayısıyla bu role adım atacağı zaman, her şeyiyle hazırdı ve onu zorlayacak bir şeye balıklama atlaması ve ortaya çıkan işin güncel olmasının yanı sıra büyük ve görkemli de olması benim için hiç şaşırtıcı olmadı.”
Bir Yıldız Doğuyor’un bir önceki versiyonunda da tecrübe sahibi olan yapımcı Jon Peters, hikâyeyi modern seyirciye taşımak için bir süre Gerber’la çalışmış. Kendisi anlatıyor: “Bradley dâhil olduğunda ve yönetmenlik yapmak istediğinde, elini taşın altına koydu. Azmi sayesinde tüm parçaları birleştirdi. Lady Gaga ona hayrandı, biz Lady Gaga’ya hayrandık ve bir oyuncu olarak, bunu çıkış yapacak bir filme dönüştürme potansiyeli olduğunu düşünüyorduk.”
On binlerce hayranın karşısında, dünyanın dört bir yanında, stadyumlarda sahne alan en popüler müzik sanatçılarından biri olmanın muazzam tabiatını aksettirebilmek için, yapım ekibi Los Angeles’taki Greek Theater, The Forum ve The Shrine Oditoryumu’nda, Coachella ve Stagecoach müzik festivallerinin sahnelerinde ve Saturday Night Live sahnesinde çekimler yaptı. Cooper, Jack ve Ally’nin dünyasının yakınlığını ve genel manzarasını yakalaması için beğenilen görüntü yönetmeni Matthew Libatique, yapım tasarımcısı Karen Murphy ve kostüm tasarımcısı Erin Benach’ten yardım aldı.
Cooper bir o kadar da etkileyici, toplama bir kadro oluşturdu. Gaga’nın yanı sıra, Jack ve Ally’nin kim olduğunun ve nereden geldiklerini anlaşılmasını sağlayan önemli rollere Sam Elliot, Dave Chappelle ve Andrew Dice Clay’in yanı sıra, Ally’yi sürekli kollayan bir arkadaşı canlandıran Anthony Ramos ve onu geleceğine götüren menajer rolünde de Rafi Gavron’a yer verdi.
Cooper şöyle diyor: “Her şey toparlandığında – oyuncular, müzik, senaryo şekillendiğinde – herkes kendini buna öyle verdi ki, sadece iş gibi gelmiyordu. Bana güvendiler, bu da yönetmenliği harika bir tecrübeye dönüştürdü. Yola çıktığımız filmi oluşturmayı mümkün kıldı.”
Söylesene kızım / Mutlu musun bu modern dünyada?
Yoksa daha fazlasını mı istiyorsun? / Aradığın başka bir şey mi var?
Film başladığında, Jackson Maine’i sahneye çıkmak üzereyken görüyoruz – ama önce birkaç hap alıyor ve onları biraz alkolle yutuveriyor. Bu onun için sanki uzun zamandır yaptığı bir ritüele dönüşmüş ama kalabalıkla kurduğu bağlantı ve performansı inkâr edilemez. O bir yıldız.
Jack, Ally’yi ilk olarak, alkol ararken girdiği ve diğer tüm performansçıların drag kılığında olduğu bir barda “La Vie En Rose”u söylerken görüyor. Ally de ortama ayak uydurmak için kılığını olabildiğince değiştirmiş. Ama asıl dikkat çeken ses. Kesinlikle pleybek yapmıyor, benzeri yok. Jack onu içine çekiyor, sesinin kuvveti ve saflığı onu çok etkiliyor.
Gaga şöyle diyor: “Jack, Ally’yi şarkı söylerken gördükten sonra kulise geldiğinde Ally biraz kızıyor. Neler olduğunu ve bu ünlü müzisyenin niye onunla içki içmek istediğini anlamıyor. Bir anda bunalıyor.”
O gece bulundukları şartlar, bir polis barında ve bir süpermarketin otoparkında birbirlerini tanımalarına imkân veriyor. Bu romantik olmayan yerler bir yana, Ally’nin yanındaki adam hakkında bir yargıya varması uzun sürmüyor.
“Ally, Jack’e açılmaya başlıyor, Jack de ona ne kadar güzel olduğunu söylüyor ama Ally hâlâ ona pek inanmıyor. Ama çalışıyor” diyor Gaga.
İçini döken sadece Ally değil. Cooper ekliyor: “İlk geceleriyle ilgili en sevdiğim yan bu. Jack ona, kimseye anlatmadığını düşündüğüm şeyler anlatıyor. Bu adam, bir şeylerden bahseden bir adam değil ve bir anda Ally ile bunları konuşuyor. Yeni tanışmışlar ama aralarında bir kimya, bir eşzamanlılık var, ikisi de sonunda gardlarını indiriyor. Zamanla tekrar kaldırıyor, sonra tekrar indiriyor, tekrar kaldırıyorlar. İkisi de yoğun bir duygu silsilesi yaşıyor, bu da hikâye boyunca yaşadıkları durumu anlatıyor.”
Gaga şöyle diyor: “Ally, Jack’e hayran oluyor ama çok kısa sürede insani bir bağ kuruluyor ve işin, bir ünlüden etkilenme kısmı geçiyor. Hatta Ally, Jack’in yüzüne dokunma cesaretini bile gösteriyor.”
Jack ve Ally’nin kurduğu bağın samimiyetini artırmak için Cooper böyle anları biraz uzatıyor. Kendisi şöyle diyor: “Ally’nin barda Jack’e döndüğü ve ona ilk kez baktığı anın enerjisi var. Onu 48 kare olarak çektik – Ally’nin Jack’e bakışı, onun Ally’ye bakışından daha önemli, Jack bundan daha sonra bahsediyor hatta, onun öneminden bahsediyor. Yaptığımız diğer bir şey de, ilişkinin başında birbirlerine dokundukları anları yakın plan giriyoruz: Jack, Ally’nin burnuna dokunduğunda, elini sardığında, Ally Jack’in kulağına dokunduğunda. Birinin size ilk dokunuşunu hatırlarsınız çünkü ya tüylerinizi diken diken eder ya da hiçbir şey hissetmezsiniz. Ama onların tüyleri diken diken oluyor, bu çok güzel bir şey.”
Söylesene oğlum / Bıkmadın mı o boşluğu doldurmaya çalışmaktan?
Yoksa dahası mı lazım? / Zor değil mi bu kadar uçlarda olmak?
Ally, yukarıdaki sözleri ona söylediğinde Jack “bu ben miyim?” diye soruyor. Ally de “sensin” diye cevap veriyor. Yeni tanışmış olsalar da, Ally onu şimdiden net olarak görmeye başlamış. Gaga şöyle diyor: “otoparkta birlikte otururken Ally ona şarkı söylemeye başlıyor. Bence Ally ilk o zaman Jack’e âşık olmaya başlıyor çünkü o çok tatlı biri ve Ally’ye çok iyi davranıyor.”
Oynadıkları karakterler gibi, Cooper, o ve Gaga’nın da her anlamda birbirlerine güvendiğini söylüyor. “Her şarkı söylediğimizde, onda inkâr edilemez bir gücüm olduğunu ve rolü başkasının oynayamayacağını biliyordum. Onun yeteneği, yıllarca sahne almasının getirdiği iş ahlakı… Bir hikâye anlatıcı olarak, rolü doğru insana verdiğiniz için şükrediyorsunuz ama bu işte ciddi anlamda birlikteydik, her sahneye ve her şarkıya bu şekilde yaklaştık: Partner olarak.”
Gaga anlatıyor: “Bana söylediği ilk şey şuydu: ‘Tamam, artık sen müzisyensin, ben de aktrisim. Bu değişikliği yapacağız, o yüzden beni rahat ama hassas, ham bir yerde, sana karakterin için ihtiyaçlarını verebileceğim bir yerde tut.’ O benim için bunu yaptı ve şarkıları yaratırken onun gerçek bir müzisyene dönüşmesini izledim.”
Jack’in hayranlarının en sevdiği şarkılardan birinin nakaratı şöyle: “Zordur bir erkeği değiştirmek / Çok çabalamak gerek / Belki vakti gelmiştir / Eski âdetleri bırakmanın.” Bu şımarıklıkta bir adam için Ally, denemeye değer.
Gaga şöyle diyor: “Ally nerdeyse anında Jack’in karmaşık bir hayat sürdüğünü anlıyor ve onu korumaya geçiyor.”
Hikâye, hayatlarını kuliste ya da kadife iplerin ardında yaşayanlara somut ve soyut anlamda neler olabileceğini gösteriyor. Jack uzun zamandır orada yaşıyor ve bundan zarar görmüş: İlk olarak kulak çınlaması var, yılar boyunca dünyanın dört bir yanındaki sahnelerde son ses kulağının dibinde çıkan seslerin yol açtığı acı verici bir rahatsızlık. Popülerliği devam etse de ve müzisyenliği her zamanki gibi güçlü olsa da, çok geçmeden kendini içkiye vermiş, hasarlı ve bunları düzeltebilecek kimsesi yok.
Ally ve Jack’in yolculuğu duygusal da olsa, Cooper’ın karakteri için önemli bir sahnede, Gaga rol arkadaşını desteklemek için elinden geleni yapmış. Kendisi şöyle diyor: “Bunun zor bir sahne olduğunu biliyordum ve Bradley’ye gül aldım, bir kısmını seyrettim ve sonra gülleri, onları bulabileceği bir yere bıraktım.”
Cooper da bunu doğruluyor: “Bu gerçekten harikaydı. Gittiğini hissettim ve ‘vay canına, burada yalnızım’ dedim. Sonra kamyonete doğru yürüdüm çünkü Jack kamyonetine biniyor. Kapıyı açtım ve gülleri gördüm. Onları yolcu koltuğuna bırakmıştı.”
Düşüyorum / Tüm güzel zamanlarda fark ediyorum ki / Özlüyorum değişikliği /
Kötü zamanlarda da korkuyorum kendimden
Filmde, muhtemelen Jack’in en iyi ve en kötü anlarını, ağabeyi Bobby görüyor. İlişkileri boyunca Bobby sadece Jack’in ağabeyi olmakla kalmıyor, aynı zamanda onun bir nevi babası, menajeri, terapisti ve hatta muhtemelen de içki arkadaşı oluyor. Vaktiyle kendisi de çok yetenekli biriyken, Rock yıldızlığının inişli çıkışlı yollarında kendinden daha yetenekli olan erkek kardeşi için, hayallerinden vazgeçtiğini anlıyoruz. Ama bu fedakârlık, iki adamın da ağzında acı bir tat bırakmış ve kardeş sevgisi bile tam olarak bunun üstesinden gelemiyor.
50 yıldır sektörün en saygın oyuncularından biri olan Sam Elliott, Bobby’yi canlandırıyor. Cooper anlatıyor: “Rolü Sam için yazmıştım. Hatta o canlandırmasaydı, başım gerçekten belaya girecekti çünkü onun, bilge birinin aksine içerlemiş bir karakteri oynadığını görmeyi çok istemiştim. Sam de o ince çizgide çok güzel bir şekilde yürümeyi başardı – Film boyunca sevgi ve içerleme duygusuyla dolu bir adamı oynadı.
Rol kendisi için yazılmış olsa da, Elliott, filmi konuşmak için buluşana kadar Cooper’la hiç tanışmamış. Elliott anlatıyor: “Bradley, bu sektörün iyi adamlarından biri. Baştan beri öyle olduğunu düşünüyordum ve görüşmemizin başlarında haklı olduğumu anladım. İlgiliydi, zarifti, dobraydı ve daha başlangıçta beni ikna etti. İşten bahsettik, annelerimizden bahsettik, Bir Yıldız Doğuyor’a dair vizyonunu ve benim nasıl dâhil olacağımı konuştuk.”
O sırada Cooper, Jack’in keskin zengin ses tonunu geliştirmek için diyalekt koçu Tim Monich’le çalışmaya çoktan başlamıştı. Cooper anlatıyor: “Pek çok efsane müzisyenle tanıştığım için, net olarak bildiğim bir şey var: Bir odaya girdiklerinde tüm enerji onlara gider. Seyirci, Jackson Maine filme dâhil olduğu an onun varlığını hissetmeli. İlk olarak konuşma sesimi alçaltmam gerekiyordu. Tim’le American Sniper’da çalışmıştım, o inanılmaz biri. Jack’in sesi üzerinde aylarca çalıştık ve sanırım ses perdemi bir oktav alçalttım. Ama bu çok eğlenceli çünkü sese kilitlendiğiniz an, karakterle ilgili diğer her şey de geliyor.”
Cooper muazzam bir iş çıkarmıştı ve bunu Elliott’la tanıştığında kanıtladı. Elliott anlatıyor: “Okuma yaptığı ve ses koçuyla konuşmasının bir kaydını dinletti. Onu dinlerken, sesinin bana çok benzemesi beni çok şaşırttı.” Cooper aynı zamanda Gaga’yla çalışmasının da görüntülerini paylaşmış. “Bana telefonunda Stefani’yle birlikte piyano başında şarkı söylerken bir görüntüsünü izletti. Bu güzellik beni yine afallatmıştı.”
Elliott şöyle devam ediyor: “Bradley’yle her şey işten ibaret. Gerçeğin özüne inmek. Dürüst olmak. Tam bir iş birlikçi, çok cömert, ona güvenebilirsiniz. Ona bir şeyler vermek istiyorsunuz çünkü o gerçekten çok iyi biri.”
Karakterlerin bariz benzerliklerinin yanı sıra, Elliott’ın Bobby’yi ustaca canlandırması, Jack’in hayatındaki başka bir rolü dolduruyor: Vicdanını. Jack gerçeği arıyorsa, ağabeyinin gözüne bakması yeterli oluyor. Başka yere bakmak ikisi için de çok kolay. “Bir de bu kız var. Jack onu gördüğü an, sesini duyduğu an ondan etkileniyor ve sonra ona çok âşık oluyor.İkisi de yazıyor ve müziklerine bunun kattığı değeri anlıyorlar. Bir an için her şey mükemmel. Ama Jack, eski şeytanları yüzünden bunun üstesinden gelemiyor ve bu ağabeyi Bobby de dâhil herkesin kalbini kırıyor.”
Aşinalık, iki kardeş arasında teessüf duygusunu oluştursa da Bobby’nin aklı başında ve Jack’le ikisinin dünyaya bakışları arasındaki farkı görebiliyor. Elliott’ın en sevdiği anlardan birinde Bobby, Ally’ye Jack’in vaktiyle kendisine şöyle dediğini anlatıyor: “Müzik, herhangi bir oktav arasındaki 12 nota, 12 nota ve oktav tekrar ediyor. Tekrar tekrar anlatılan hikâye bu. Sanatçıların dünyaya sunabileceği tek şey, o 12 notayı nasıl gördükleri.” Jack’ten, ona ve dünyaya çok şey sunmuş, bir yandan da kendine bir şeyler kalsın diye mücadele eden adamdan bir başka hediye.
Jack’in eski bir arkadaşı olan George “Noodles” Stone’u ziyareti, bilhassa zor bir an.
Bu önemli rolü Dave Chappelle canlandırıyor. Kendisi şöyle diyor: “Noodles, Jack’in hayatında izlemiş olabileceği ama izlemediği başka bir yolu temsil ediyor. Bu benim hayatımda şahsen tercih etmiş olduğum bir yol – eğleneceği kadar eğlenmiş ve sonra evlenip aile kurmayı istemiş bir adam. Noodles o eğlence dolu hayatı bırakmış.”
Chappelle sözlerine şöyle devam ediyor: “Hayatınızdaki iyi arkadaşlar oksijen gibidir, peki ya Jack kadar ünlü olan biri için? Öyle bir şöhret bazen boğucu olabilir. Onun da bağımlılıkları var, dolayısıyla Jack’in mücadele ettiği her şey boğucu olabilir. Eski bir dostun yanına gitmek, hava almaya çıkmak gibidir. Ama yüzeye varmadan önce bayılmıştır.”
Ne şaşırtıcıdır ki, Chappelle hikâyenin eski versiyonunu izlemediği gibi, öyle bir şey olduğundan bile haberi yokmuş. “Hakkında hiçbir şey bilmiyordum ama insanların âşık olduğunu görmenin farklı bir yanı var ve bir insanın hiç tanınmıyorken, bu akıl hocalığı sayesinde çok ünlü olması fikrinin de. Birinin, diğerine nasıl en iyi hâli olabileceğini öğrettiği bu sevgi ilişkisiyle insan güçlü bir bağ kurabiliyor.”
Cooper anlatıyor: “Dave’le Londra’da bir oyun sahnelerken bizi izlemeye geldiğinde tanışmıştım. Onun eskiden beri hayranıydım ve bütün geceyi sohbet ederek geçirdik. Dinamiğimizi çok sevmiştim ve bu filmi çekeceğimi bildiğim için ‘Jackson’ın eski müzisyen arkadaşını o canlandırmalı’ diye düşünmüştüm. Evet dediği için çok sevindim ve karakteri muazzam, neşeli, dramatik ve ruh dolu bir şekilde canlandırdı. Filmin en sevdiğim sahnelerinden biri bu.”
Chappelle anlatıyor: “Bradley’nin setindeki kültüre, rahatlığa ve etrafını sanatsal anlamda güvendiği insanlarla doldurmasına bayıldım. Vizyonunu belirlemişti ama daha çok beğendiği takdirde planladığından farklı bir şey denemeye de korkmuyordu. Çok spontane, bir komedyen olarak böyle bir şeye tanıklık etmek çok hoşuma gitti.”
Chapelle, Gaga’yla da yapım sırasında tanışmış. “Yeteneğini yakından görmek çok kuvvetli. Çok düşünceli, derin duygulara sahip biri. Bence bir sanatçı olarak hayranlarıyla en saf ilişkiye sahip kişi o. O, çocukları koruyor, onlar da onunla ilgileniyor.”
Daha çok dramatik çalışmalarıyla tanınsa da, Cooper’ın eskiden beri komediye ve özellikle de stand-up komedyenlerine duyduğu sevgi, onu Ally’nin babası Lorenzo rolü için başka bir komedyen arayışına sürüklemiş: Andrew Dice Clay. Cooper şöyle diyor: “Andrew Dice Clay’in komedi kasetlerini sekizinci sınıftayken ezberlemiştim, arkadaşlarımı eğlendirmek için onlardan alıntılar yapardım. Ama onun hep çok yetenekli bir oyuncu olduğunu düşünmüştüm ve çektiği her filmi izledim. Onunla çalışmak benim için çok heyecan vericiydi.”
Hem gözler önünde, hem de gözlerden uzak zamanlar geçiren Dice, hikâyeyle ilgili şöyle diyor: “Bence sosyal medyanın günümüzdeki hâli itibarıyla her zamankinden çok daha fazla güncel. Herkes yıldız olmak istiyor, herkes o 15 dakikasını arıyor ve tek istedikleri viral olmak. Elinde telefon olan herkesin amacı bu, yani dünyadaki herkesin. Ama şöhret – asıl şöhret – orada olmak çok tuhaf. Ve gerçek şöhrete ulaşan herkes bunu anlar. Bu korkutucu olabiliyor ve etrafınızda bir ekibiniz olmalı çünkü tüm dünya kim olduğunuzu bildiğinde her şey olabilir.”
Dice’ın Ally’nin babası olması itibarıyla, Gaga’yla sahneleri de oldu. Cooper ilk görüşmelerini Hollywood’daki bir stüdyoda ayarladı. Hafif bir sohbet olarak başlayan görüşme, hafif bir sahne çalışmasına dönüştü. Dice şöyle diyor: “Sonra Bradley bize ağır bir sahne oynattı ve ben hüngür hüngür ağlıyordum. Bu kızı yarım saattir tanıyordum ve ona sarılmıştım, gözyaşlarım üstüne akıyordu. Ama Bradley de ağlıyordu. İkimiz de çok hassas adamlarız.”
Hikâyede Lorenzo, destek olan ama aynı zamanda korumacı, kızını fazla ümitlendirmemeye ikna eden bir baba. Ally için şöyle diyor: “Cennetten çıkma bir sesin var. Ama bak ne diyeceğim. En iyi şarkıcılar her zaman başarılı olmayabilir.” Onu, kendi neslinin büyük yıldızlarına benzetiyor. Sesi Sinatra’ya benzeyen ama onun tipine, mavi gözlerine sahip olmayan adamları. Her baba gibi, alabileceği darbeyi önceden yumuşatıyor ama bu sözlerin üzücü olabileceğini fark etmiyor.
Gaga şöyle diyor: “O sahnede çalıştığımızı asla unutmayacağım. Çocukken seçmelere katıldığım zamanlara götürdü beni. Şarkıcı olmadan önce oyuncu olmak istiyordum ama hiçbir zaman ne ikinci görüşmeye çağırdılar, ne de bir rol verdiler. O an gerçekten Ally’de, müzik sektörü tarafından hezimete uğratılmış birini görüyorsunuz. Kendine inanmıyor. Güzel olduğunu ya da sesinin önemli olduğunu düşünmüyor. Lorenzo’nun onun keyfini yerine getirmeye, kendini iyi hissettirmeye bir an var. Ama aslında Ally’ye kendini iyi hissettirmiyor. Ona sadece 30’lu yaşlarının ortasında olduğunu ve başarılı olamadığını hatırlatıyor.”
Jack’le tanışmadan önce Ally’nin en sıkı destekçisi, dostu ve çalışma arkadaşı Ramon, karakteri canlandıransa çok yönlü oyuncu Anthony Ramos. Kendisi şöyle diyor: “Ramon, Ally’nin amigosu, hepimizin ihtiyacı olan türde bir arkadaş, sizden bir şey istediği, size bir şey borçlu olduğu için değil, sadece çok sevdiği için, kazanmanızı istediği için sizi yürekten destekleyen biri.”
Gaga şöyle diyor: “Ramon, Ally’ye ışık tutuyor ve kendine inanmasına yardımcı oluyor. Filmde Ally ne zaman bırakacak noktaya gelse, onu keyiflendirmek için o yanında. Dağıldığı noktada, onu toparlamak, kim olduğunu ona hatırlatmak için o yanında. Anthony o kadar samimi ki, o anlarda rol yapsak da aslında tam da rol yapmıyoruz.”
Aslında Jack’in Ally ile tanışmasına Ramon vesile oluyor. Ramos anlatıyor: “Ramon, drag kulübünün önünde Jackson Maine’i görüyor ve onu muhtemelen daha önce hiç karşılaşmadığı bir dünyaya sokuyor. Jack’in, Ally’nin performansına verdiği tepkiyi veriyor ve bu, Ramon için çok tatmin edici çünkü o, Ally’nin ne kadar yetenekli olduğunu biliyor. Onu, Ally’yle tanışmaya götürüyor, aynı zamanda Ally’yi, adama bir şans vermesi için teşvik eden de o oluyor.”
Kendine bir şans vermesi için de. Jack, Ally’yi ilk kez kendisiyle sahne alması için ikna etmeye çalışırken kenarda duran Ramon, arkadaşını doğru yöne yönlendiriyor – sahneye. Ama solo şarkıcılık kariyerine onu taşıyan kişi, asıl olarak çok saygın bir müzik menajeri oluyor.
Cooper’ın 15 yılı aşkın süredir tanıyan Rafi Gavron, genelde Jack’le takışan Rez Gavron’u canlandırıyor. Soy isim, kazara koyulmamış ve oyuncu, ailesinin filmi izlemesi için can atıyor. “Ally’nin sahneden şöyle dediği bir sahne var: ‘Menajerim Rez Gavron’a teşekkür etmek istiyorum’ dolayısıyla Gavron’ların bundan, kendilerine selam çakılmasından keyif alacağını düşünüyorum.”
Tecrübeyle bilgi de geliyor ve Gavron, karakteriyle ilgili şöyle diyor: “Jack’le ilgili her şeyi biliyor. Tüm başarılarını, zaaflarını. Yetenekli bir müzisyen olmasına saygı duyuyor ama Jack’in bağımlılıkla ilgili sorun yaşadığını biliyor ve asıl endişesi, bunların Ally’nin potansiyel başarısına engel olup olmayacağı. Bunu daha önce de görmüş. Jack, Ally’ye âşık ama Rez onun yeteneğine âşık. Ally’ye o kadar güveniyor ki, dünyanın onu dinlemesine ihtiyacı var. Dolayısıyla onun da koruması gereken bir şey var.”
Cooper, genelde iyi polis/kötü polis konumundaki karakterle ilgili olarak şöyle diyor: “Rez, Ally’nin kendine ait müziksel yolculuğunun, kendinden yola çıkarak müziğini geliştirmesinin ve Jack’in onun için yaptıklarının ötesindeki görünümünün gerçek anlamda bir parçası. Rafi’nin yaptığı çoğu şey doğaçlamaydı ve bir sanatçının, başka insanlardan nasıl etkilendiğini ve yeni dünyalara yelken açışını çok güzel bir şekilde canlandırdı.”
Hikâyenin diğer versiyonlarının aksine, aralarını açan şey, Jack’in Ally’nin hızla yükselmesine içerlemesi değil, Ally’nin kariyerini farklı bir yöne taşımayı tercih etmesi. Ally kendi yolunu çiziyor, Jack de onun ruhunu sattığını düşünüyor.
Gaga şöyle diyor: “Rez, Ally’nin piyanonun başından kalkıp bir koreografla çalışmasını istiyor, Ally de onun gibi düşünmeye başlıyor. Bana da böyle bir şey olmuştu, eminim pek çok başka kişiye de olmuştur. Hikâye bu anlamda çok dürüst.”
Filmde aynı zamanda dünyanın dört bir yanındaki sinema, tiyatro ve müzik sektöründen kişiler, kısa roller üstlenmiş. Bunlardan bazıları şöyle: Ron Rifkin, Greg Grunberg, Eddie Griffin, Luenell, D.J. Shangela Pierce, Derek Kevin Jones, William Belli, Marlon Williams, Brandi Carlile ve Halsey.
Jack’in, Grammy Ödül Töreni’nde birlikte sahne aldığı “süper grup”taysa, saygın müzisyenler Don Was, Victor Indrizzo, George Doering, Michael Bearden ve Lenny Castro var. Jack’in filmdeki grubuysa Lukas Nelson ve Promise of the Real.
Çok uzağız artık sığlardan
Prodüksiyon tamamlandığında Cooper kurgu ekibiyle, filmin kurgusunu yapmak için evine çekildi. “İşin açıkçası kurgucum Jay Cassidy ve birinci asistanı Mike Azevedo’yla birlikte aylar boyu, günde 16 saat çalışarak bu filmin kurgusunu yaptık. Bu işin yapılmasında çok önemli bir rol üstlendiler.”
Cooper post prodüksiyon üzerinde çalışırken, oyuncu ve yapım kadrosunun büyük kısmı hayatına devam etti ama Bir Yıldız Doğuyor’un çekimlerinde birlikte geçirdikleri zaman, onlarda unutulmaz izler bıraktı.
Soundtrack’in tamamlanması için post prodüksiyon aşamasında da bulunan Gaga şöyle diyor: “Bu filmin büyük kısmında hâlâ kendimi buluyorum. Bence pek çok kişi işlenen konularda kendini bulacak ve hikâye onları çok etkileyecek. Müzikler de bir aşk hikâyesini anlatıyor – bu hepimizin çok ciddiye aldığı ve inandığı bir şey. Hepimiz Bradley’nin vizyonunu gördük ve hepimiz son ana kadar bunu kusursuz bir şekilde yapmak istedik.”
Cooper anlatıyor: “Öğrendiğim bir şey de, herhangi bir sanat eseri yaratırken, o anın içindeyseniz, içgüdülerinize güveniyorsunuz ama esnek de olabilirsiniz, birinin dünyaya bakış açısını biraz da olsa değiştirebilecek bir şey yapabilirsiniz. Hele tüm ekibinizin sizinle birlikte hareket etmesi muhteşem bir his. Herkesin vizyonuma güvenmesi çok mutluluk vericiydi ve sanırım her gün bu zorlu görevi sürdürmem için bana güven verdi.”
Cooper sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu üç yıllık bir yolculuktu ve bu tecrübe inanılmaz oldu. Şansım yaver gider de biri bunu tekrar yapmama izin verirse, kesinlikle yaparım. Filmde, Jack’in Ally’ye söylediği bir replik var: ‘Burada olmamızın bir sebebi varsa, o da insanların duymayı isteyeceği bir şey söylemek.’ Umarım biz de bunu yapmışızdır.”