Zanaattan Modaya: Lilipud’un Masalsı Yolculuğu

0
235

Lilipud. Sizi kişiliğinizi, duruşunuzu, güzelliğinizi tılsımlı bir iğneyle tek tek işliyor kıyafetinize. Mağazaya adım atar atmaz, değişik bir huzur geliyor. Sonra aklınızdaki tasarımı unutuyorsunuz çünkü kendisine teslim olma lüksünü müşterilerine tanıyan nadir sanatçı. İşindeki başarısıyla ancak pırıl pırıl kalbi yarışabilir. Ebru Çamur.

Okurlarımıza kendini tanır mısın?

Lilipud Giyim’in ortağı ve tasarımcılarındanım. Ortağım ablam, Nilüfer Ayşe Çamur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum.

İktisattan mezun olup tasarımcı olmaya nasıl karar verdin?

Dedem, annemin babasının Denizli’de orta ölçekli bir dokuma atölyesi vardı. Ananemin yanında tüm yazlarımı kumaş toplarının tepesinde geçirirdim. Yani ipin kamyonlardan indirilip, kumaş haline dönüşüm sürecini eski sistemde de nasıl olduğunu biliyorum. Modern sitemde takır takır işler çıkıyor, ama eskisinde bir zanaat var. Kumaş dokuma zanaatı. Üniversite bitince kendi mesleğimle ilgili yerlerde çalıştım. Ablam sanat yönetmeni. Beni kendine asistan olarak aldı ve TV dizilerinde çalışmaya başladım. Onunla beraber hem kostüme hem dekora bakarken ciddi bir alaylı eğtiminden geçtim. Kendimize de dışarıda bulamadığımız elbiseleri yapıyorduk ve oyunculara kostüm hazırlarken 2010 yılında atölyedeki ustaya ‘Ya usta şunu da bana diksek…’ dedim ve akabinde çevremizdeki insanlar bunları almak istemeye başladı. İktisat olduğum için yatkınlığım var ve arzla talebi birleştirmem gerektiğini düşündüm. Galata’da Serdar-ı Ekrem Sokak’ta ilk mağazamızı açtık. İlk açıldığımızda tek beden ve model ürünler yapıyorduk. En önemli işlerimizden biri, Serdar Başbuğ’un tasarladığı kostümleri Lilipud Atölye olarak hayata geçirdik.

Halen kişiye özel mi çalışıyorsunuz?

Bu aslında benim mesleki bir deformasyonum. Dizilerde çalışırken nasıl çalışırız; bir senaryo gelir, kahramanlarımız var ve bu kahramanlar nasıl giyinir, diye oturur konuşuruz. Lilipud’a gelen her kişi benim için o dizideki ya da senaryodaki kahraman oluyor. ‘Bir film olsaydı nasıl olurdu?’ diye yola çıkıp tasarımlarımızı yapıyoruz.

Masal yaratıyorsunuz…

Lilipud’un adı da Gulliver’in Gezileri adlı bir masaldan geliyor. Burası bir masal ülkesi. Herkes hem masal dinlemeyi hem de o masalın içindeki bir kahraman olmayı sever. Biz de burada Lilipud olarak kendi hayatlarının kahramanlarını yaratıyoruz.

BİZ LİLİPUD OLARAK SAHİBİNİ BEKLEYEN ELBİSELER TASARLIYORUZ.

Tasarım yapıyorsunuz. Çok bekliyor mu bazı elbiseler?

Her elbise satılır. Bir yıl bekleyip, satılmayan elbiselerim oldu. Bir gün sahibi gelince ‘A işte’ diyorum elbiseye ‘Sahibin geldi’. Müşterim giydiği an ‘Bu benim aradığım tasarımdı.’ diyor.

TASARIM BİR ELBİSE ALMAK HİÇ KİMSENİN HAYALİ OLMAMALI.

Neden bol karakterli bir masaldan Lilipud ismini seçtiniz?

Moda ve tekstil devler ülkesi. Lilipud cüceler diyarı. Devler ülkesinde lilipudlar olmaya geldik ve sonrasında devleşmek için attık adımlarımızı. Bizim için ulaşılabilir olmak çok önemli. Her kesimden kişinin alabileceği şeyler yapmak istiyoruz. Tasarım bir elbise almak hiç kimsenin hayali olmamalı. Giyinilebilir, ulaşılabilir ve şehir yaşantısının hızına uygun elbiseler. Hiç ödün vermediğim  şey kaliteli kumaşlar kullanmak.

DEVLER ÜLKESİNDE LİLİPUDLAR OLMAYA GELDİK.

Tasarım bir elbise alındığında, bir de özel bir gün içinse genelde sadece o gün kullanılabiliyor. Tasarım giymek bu yüzden lüks geliyor olabilir insanlara.

Biz bir elbise dikiyoruz, fakat çoğu elbisemiz içindeki ve üstündeki parçalarıyla kombinlenebiliyor. Ayakkabı, saç ve makyajınızı değiştirerek ya da bir kemer takarak bir elbiseyle hayatın üç parçasını geçirebilirsiniz. Elbise bakıldığında tek parça gibi görünür ama aslı gökkuşağı aynen insan gibi.

ELBİSELER DE GÖKKUŞAĞI. TIPKI İNSAN GİBİ.

Gelinlik de dikiyorsunuz. Gecenin kahramanları düğünden ne kadar önce sizinle iletişime geçmeli?

Genelde çok kararlı gelip, fikrini değiştiren gelinlerimiz de oluyor. Önemli olan geceye uygun olması  ve estetik değerler taşıması. Çünkü ilk önce o kişiyi tanımam gerekiyor. İlk görüşmemiz  üç-dört saat alıyor. Ortaya nasıl bir şey çıkarmak istediğimizi konuşuyoruz ve 4-5 provada gelinliğimiz hazır.

Kumaş kalitesinden ödün vermiyorum, dedin. Bütçeyi nasıl hazırlıyorsunuz?

Ortalama herkesin ayırdığı bir bütçe var. Müşterim bütçesine kendi hayalini yerleştiremeyecekse, çok özel bir günü olduğu için gelinliği bütçesine uygun olacak modele çekiyorum. Arada tatlı tatlı buluşuyoruz.

Psikolojiyi de içeren bir işe sahipsin hemen insanın olduğu her yerde olduğu gibi. Peki ya müşteriniz kendine yakışmayacak bir şeyi çok beğenirse?

Ben bu elbiseyi size satmam diyorum, satamam değil. Neden olmayacağını tek tek anlatıyorum. Özellikle kadınlara göbeğin, basenin var demek; kırıcı. Empati kurmamız lazım. ‘Şunu yaparsak baseni kapatırız.’ gibi.

Konu buraya gelmişken, vücuttaki kusurları hangi dokunuşlarla kapatabiliriz?

Kilolara ve basenine takıyoruz ama çok zayıf kadınlar da var. Yakışmıyor giydiği şey. Baseni kapatmak, simetrik olmayan vücutlardaki kusurları kapatmak kolay. Zayıflara hacim katmak modacı ve özel tasarım yapan tüm arkadaşlarımın marifetinin yattığı yer.

Türk kadınının giyinirken en büyük hatayı nerede yapıyor?

Kısa boyluların uzun etekler giymesi. Mümkün olduğu kadar diz üstü ya da Channel boy dediğimiz diz kapağı üstü. Büyük göğüslü ve kilolu bayanlar, bol giyinirse, bütün gibi durur dışarıdan çünkü vücudunuza hat vermiyorsunuz. Bol gitmek zayıf insanları daha estetik gösterir. Zaten salaş kıyafetler, düşük bel pantolonlar zayıf insanlar için çıkarılan şeyler ve herkes skinny giyemez, bacakları düzgün insanlar bunu tercih etmeli.

Renkler konusunda nelere dikkat etmeliyiz?

Moda kendine ne yakıştırdığındır. Herkes istediğini giymek özgürlüğüne sahip olsa da her renk herkese yakışmaz. Aslında bunun için kaynak araştırmaya da gerek yok. Gökyüzü ile yeryüzü gibi düşünün. Gökyüzünün baz rengi mavi tonları. Güneş gökyüzünde ve rengi sarının tonları. Demek ki turuncuya mavi yakışıyor. Bu kadar basit. Bir de ton sür ton, yani geçişli tonları bir arada kullanabilirler. Doğa bize estetiği açıkça sunuyor. Oradaki renkleri taşımalıyız. Mesela neon renkler doğanın renkleri değil.

BASİT ZORDUR.

Tasarımcı olarak imitasyona bakış açın nasıl?

Kalite her zaman kendini belli eder. Bütün her şey insanın kendi enerjisinden geçer. Bazen enerjiniz makyajınızda olabilir. İmitasyon dengelenirse neden olmasın. 5TL’lik beyaz bir t-shirt giyip altına tasarım bir pantolon giyebilirsin ve şık olabilirsin. Bu kişinin onu nasıl taşıdığı ile alakalı.  Basit olan şıktır ama basit zordur. Doğru kombin, doğru kolaj önemli olan. Neyi satın alacağınızı bilmelisiniz.

Basit, nasıl zor?

Basit olanı ciddi bir kalite süzgecinden geçerek yakalayabilirsiniz.

Bazen müşteri elbisesi değil takısı parlasın isteyebilir. İzin veriyor musunuz?

Elbette. Özel günlere hazırlanan müşterilerime sorarım; öne çıkarmak istediğiniz bir aksesuarınız var mı, bu nedir? Bir müşterim; turuncu ayakkabılarım var, öne çıksın istiyorum, demişti. O zaman tasarımı ayaktan kafaya doğru yapmaya başlıyorsunuz.

Davetlerde partnerle uyum önemli mi?

Bu tamamen partnerlerin vereceği bir karar. Genelde kadını erkeğe uydururuz. Çünkü erkeklerin fazla opsiyonu yok.

Bir gardrobun olmazsa olmazları neler?

Blue jeanler hayat kurtarır. Beyaz ve siyah basic t-shirtse muhakkak olmalı, onları yaz-kış kombinleyebilirseniz. Şallar ve atkılar. Hırka. Beyaz gömlek. Kadınlar için sandalet ve topuklu ayakkabı. Biz buna Lilipud’un dilinde ‘kapsül koleksiyonu’ diyoruz. Yakında çıkaracağız. Bazı müşterilerim, neden az parça var, diye sorar. Önemli olan az parçadan çoklu işler çıkarmak.

Lilipud ve Ebru Çamur’un gelecek planları neler?

Hayat gibi Lilipud’un tasarım dünyası da bir bütün. Kız-erkek çocuk koleksiyonları ve akabinde ev tekstili; perde, koltuk döşemesinden masa örtülerine, çarşaf takımlarından tabakların üstündeki baskılarına kadar çalışmak istiyoruz. Lilipud insanlarla beraber mekanlara da çalışmak isteyen bir marka.

Ebru Çamur olarak engelli modasını Türkiye’de yaşatmak istiyorum. Bu insanlar kendi hayallerindeki gibi elbiselere sahip olabilecek güçleri varken, bulamıyorlar. Topluma olan hizmet görevimi işimle birleştirmek istiyorum ve kişiye ve markalara özel danışmanlık vermeye devam edeceğim.

*Bu röportaj 2017 yılında Black or White Cemiyet Dergisi’nde yayımlanmıştır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz